1992 yılında Gökova’nın sarı yazını, Karacasöğüt köyünün güleç yüzlü, çalışkan köylü kadınlarını keşfettiğimde, şehirli yaşamımın dar çizgili kulvarlarında neleri kaçırdığım, neye tanık olamadığım ya da deneyimlemediğimi, hangi değerleri yaşamıma katmamış olduğumu fark etmiş ve İstanbul’da kişisel gelişim gruplarımıza katılanları da bu eşsiz deneyime dahil etmeye karar vermiştim. Bu ilk çalışmaya heyecanla 40 katılımcı kaydoldu. Hep birlikte Gökova’nın Akyaka beldesinde, Nail Çakırhan’ın Muğla yöre mimarisini öne çıkardığı bir mekanda, üç günlük bir ‘Şimdi ve Buradayı Yaşamak’ temalı çalıştayı gerçekleştirdik.
Yörenin eşsiz doğasına kendini koyvermek, tüm duyularını bileyleyerek farkındalığını geliştirmek, her katılımcının görüp farkettiklerini diğerleriyle paylaşarak ‘imece’ göz geliştirmek, kendini doğayla bütünlemek için “şimdi ve burada”yı birebir yaşamak, çalıştayın birincil amaçlarından biriydi. Köy/kent buluşmasında, Karacasöğütlü köylü kadınlarla ortaklaşa yenen yöresel akşam yemeği ve düğün ezgileriyle oynanan ‘oyun’lar (yöre diliyle ‘dans’) hepimizin yaşama bakış açısını genişletmek üzere kurgulanmış çalışmalardı. Küçük ve büyük gruplarda yaptığımız içten ve kişisel paylaşımlar sayesinde deneyimler çoğaltılmış oldu. Son gün dönüş yoluna hazırlanırken, geride bırakmak istediklerimizi ince şeritlere yazıp bir uçurtmanın kuyruğuna bağladık ve Akyaka’nın sonsuz sahiline salıverdik. Böylelikle Nirengi’nin Anadolu seminerler geleneği yola çıktı ve günümüze dek her yıl baharı karşılamak üzere aynı heyecanla devam etmekte… Dalyan’da ‘Doğa/Tarih Karşılaşması’, Bafa Gölü’nde ‘Tutku ve Aşk’, Fethiye’de ‘Yaşam Mevsimleri’, Göcek’in Huzur Vadisi’nde ‘Maskeler ve Aynalar’, Bördübet’te ‘Yaratıcılıkla Yaşamak’ , Fethiye Kayaköy’de ‘Işık ve Karanlığın Dansı’, Assos Adatepe’de ‘Hayallerimin Peşinde’, Kaz Dağları’nda ‘Ses ve Nefes’, Bozcaada’da ‘Arzunun Seyir Defteri’, Safranbolu’da ‘Bakmak, Görmek ve Görülmek’, Göreme’de ‘Simurg’un Kanatlarına Takılmak’, Bozburun’da ‘Denizle Fısıldaşmalar’, Çıralı’da ‘İçimizdeki Ateş’, Fethiye’nin Kabak Koyu’nda ‘İçimizdeki Coğrafyalar’, ve Hopa’da ‘Ahh! Bir Dağlara Kaçsam’ çalıştayları özenle seçtiğimiz biricik yörelerde işlenen özel temalar.. Çalışmaların biricikliği, seçtiğimiz yöreyle psikolojik çalışma temasını paralel örmemiz -ki buna günümüzde ‘ekopsikoloji’ denmekte- yani ziyaret ettiğimiz yörenin özelliklerinden esinlenerek kurguladığımız temaları çalışmaya fiilen katmamız, böylelikle de her çalıştayı özel ve biricik hale dönüştürmeye özen göstermemizdir. Hiçbir çalıştay bir daha tekrarlanmadı, hiçbir tema başka bir yöreye taşınmadı, her biri özel olarak işlenip biricik kaldı. Çalışmaların verimliliği, ifadeyi çoğaltıp derinleştiren çeşitli sanat malzemeleri, doğadan esinlenen (çakıl, dal, yaprak, tohum, vb.) malzemeler, müzik, yöresel ezgiler, hareket ve dansı da kapsar ve bu sayede içgörü kadar sözel paylaşımlar da daha derinlik kazanır. Anadolu seminerlerimizin en çekici yönlerinden biri de çalışmamızın ön hazırlığıdır. Grup yöneticileri olarak, seçilen yöreye uyumlu bir temayı yaratıp kurgulamak, üç günlük çalışmanın ana hatlarını belirlemek, değinilecek konu başlıklarını saptamak ve bu temaları uygulanabilir esnek yöntemlere dönüştürmek, önemli bir ön çalışma gerektirir. Özenle hazırlanan bu ön şema, yaratıcılığın ve kullanılabilir sanatsal öğelerin bir harmanıyla oluşur ve ön program olarak elimizde bulunur. Ancak yöreye gidildiğinde, katılımcıların özellikleriyle grubun dinamikleri göz önünde tutularak program gözden geçirilir; grup, yöre ve katılımcıların o anki ihtiyaç ve durumlarına göre çalışma yeni baştan şekillenir. Temelde yoğunlaştırılmış bir kişisel keşif, içgörü ve farkındalık çalışması olan bu seminerlere meslek alanından (psikoloji, psikiyatri, psikolojik danışmanlık) olduğu kadar, kişisel gelişimine özen gösteren herkes katılabilir. Başvurular, eğer referanslı değilse, mutlaka bir ön görüşme sonucu kabul edilir. Amaç grubun çalışma ve farkındalık seviyesini gelişime açık düzeyde tutmak, böylelikle de tüm katılımcıların çalıştaydan içgörü elde ederek yararlanmalarını sağlamaktır. Yirmi yılı aşkın süredir sanat, dans ve hareket terapi yöntemleriyle uyguladığımız Anadolu seminerleri: bakış açısını geliştirmek, yeni deneyimlere açık olmak, günlük yaşamını sorgulamak, içgörü geliştirmek, sanat malzemesiyle tanışıp bu boyutu da hayatına katmak, gizli kalmış kişisel yeteneklerini keşfetmek, tanımadığı yöreleri keşfederek yaşamını zenginleştirmek, yaşamına hareket, müzik ve dansı katmak, macera ve keşif duygularını canlandırmak gibi sonuçlar sağlamakta ve bizleri de keşfedilmemiş yöreler kadar yeni deneyim ve yöntemlere doğru yelken açmaya heveslendirmekte… Yelkenler fora!!
0 Yorumlar
|
Leyla Navaro |