Aytül Hasaltun
İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Türk Halk Oyunları Bölümünde okuduğum sırada tanıştığım çağdaş dans, özgürlükçü tutumuyla hayatımın yönünü ve akışını değiştirdi. İstanbul Sanat Merkezi ile başlayan sürecim İstanbul Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu Tiyatro Araştırma Laboratuvarı’nda beş yıl boyunca devam etti. Kurucusu olduğum ilk bağımsız çağdaş dans stüdyosu olan Dans Buluşma-İstanbul dokuz yıl boyunca, koreografi ve atölye üretimlerimin hem evi hem de sergi salonuydu. Ayrıca yerli ve yabancı pek çok dans sanatçısının üretimleri için de çatı oldu ve ben de misafirlerimle çalışma fırsatı buldum.
2010’un son aylarında çağrılı olarak gittiğim, İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi (Çapa Hastanesi) Psikiyatri Bölümü’nün Sosyal Psikiyatri /Sanat Psikoterapi ve Rehabilitasyon Servisi’nde, kronik psikiyatrik rahatsızlıkları olan kişilerle rehabilitatif ve terapötik grup çalışmaları yürüterek, alanda deneyimli, yerli ve yabancı pek çok değerli uzmanla çalıştım. Eğitim programını tamamlayarak Sanat Terapileri Derneği’nin de kurucu üyelerinden biri oldum. Dört seneyi bulan uygulama ve eğitim sürecimden sonra klinik düzeyde çalışmaya ara verip, günümüzün her yanından kuşatılmış şehirli bireyleriyle ve üretimlerini bedenleri üzerinden gerçekleştiren sahne sanatçıları ile çalışmaya; ve daha çok sanatçı tarafımla yol almaya başladım. 2000’li yıllardan itibaren düzenlediğim atölye çalışmalarım, bugün Dışavurumcu Dans/HareketTerapisi Uygulayıcısı kimliğimle beraber iki farklı boyutta gelişmeye devam ediyor; Bunlardan biri dans/hareket üzerinden beden bilgisi ve farkındalık, diğeri ise dans/hareket ve yaratıcılık. Gündelik hayatta bedenin ürettiği basit hareketler ve ilham aldığımız ne varsa (kitaplar, filmler, ninniler, masallar, ritüeller gibi) onlar üzerinden çoğalmak, benlik bilincini geliştirmek, şimdi burada olmak, farkındalığı arttırmak, hareket repertuarını geliştirmek, kendi dansını yaratıp bir sanat eseri olarak sunmak ile canlılık, dayanıklılık, farkındalık, güçlülük, yaratıcılık ve ilişki deneyimleri/ben ve diğeri- diğerleri özel olarak ilgilendiğim konular arasında. Her atölye çalışmasında dans etmenin verdiği haz, müziğin birleştirici ve bütünleyici yapısıyla beraber olup, dans salonunu yetişkin hayatlarımız için bir oyun alanına dönüştürüyor. Böylelikle hayata, yeni olumlu deneyim, hafiflik ve neşe katıyor. İşte ben de tam olarak buna aşığım. Ayrıca şu sıralar 2020 Mayıs’da sahneye koyacağım “Bir Maruzatım Var” ın provalarının yanısıra çocuk kitapları yazmaya devam ediyorum. Ve dünyayı güzelliğin kurtaracağına yürekten inanıyorum. Gayri-Resmi Hayat Döngüsü.. insanlık vicdan ve adaletten bu kadar yoksunken, tutkularım; dans/edebiyat/eşim/çocuğum/yeşil/dağ/deniz/kedim müjgan/şehir/eski kitap kokusu/yeni defterler/stabilo marka siyah kalem/sinema/sardunya/portakal çiçeği kokusu/ su-deniz-havuz-hamam/yırtık pırtık eşofmanlarım/annemin hep gülümseyen fotografları/ayna-kamera-sahne/bölünmemiş kesintisiz uyku/benimle gezmekten yorulmuş tabanı düz ayakkabı- bot-sandalet-terlik/pembe çiçekli perdelerim/ailemin en büyüğünden bayram masaları/çocukluk ansiklopedilerim/eski defterlerim-eski aşklarım/maydanoz tarlalarındaki çocukluk kokum/sonsuzluk-sonsuz aşkım/vazolar/babaannem-anneannem ve annemden bana kalanlar/tüm tatlı meyveler/kaybolduğum sokaklar/güneş-yağmur-kar-dolu/kentlerin kalbinden geçen sular/ su kenarlarındaki kahveler/bebek ayağı kokusu/ yaşarken bulduğum kardeşlerim ve yollar ama en çok tren rayları… en çok bunlara tutunarak yaşıyorum… yapılandırılmış/kurgulanmış/planlanmış yaşayamıyorum. hareketin doğallığına ve akışa inanıyorum, değişime-değiştirip dönüştürmeye inanıyorum, insana inanıyorum. yaşamak bana zul geliyor/kendimce yaşamayı çok seviyorum tenimden öte, içimde en derinimde yankılanan şu sözleri en kötü, en umutsuz zamanlarımda aklıma getiriyorum; ” dans et, yoksa kaybolacağız…” en büyük “kötülüklerin” bile hayatımı çoğalttığını biliyorum. sahnedeki malzemem, tüm deneyimimle bedenim ve bedenim benim biricik evim… aytül hasaltun bozkurt [email protected] aytulhasaltun.wordpress.com |