Çift Terapilerinde Sanat Terapisinin Kullanımı
Uzman Klinik Psikolog Birgül Emiroğlu Bakay
Aile sanat terapisi, Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) Klinik Merkezi’ne bağlı Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nün Aile Çalışmaları Bölümü’nde yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan Hanna Yaxa Kwiatkowska tarafından geliştirilmiştir.
Aile terapisinin temeli, bireylerin hayat ve onun zorluklarına karşı geliştirdikleri öğrenilmiş tepkilerin süregelmekte olan aile ilişkilerinin bir parçası ve sonucu olduğu kabulüne dayanmaktadır. Meydana gelen sorunsal durum yalnızca bireyle ilgili değil, onun bir parçası olduğu aile matrisiyle ilgili bir durum olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Nitekim tedavi altına alınan yalnızca bir üye değil ailenin tamamı olmalıdır.
ÇİFTLER İÇİN SANAT TERAPİSİ TEKNİKLERİNDEN ÖRNEKLER
Resim yapma teknikleri, evlilik ilişkisindeki etkileşimsel süreçleri öne çıkarmak için geliştirilmişlerdir. Bu tekniklerin odak noktasında bireysel sanat terapilerinde olduğu gibi daha çok evlilik ilişkisinde kişinin kendine ve diğer aile üyelerine dair algıları ve bu algılardan türeyen beklentiler ve etkileşimlerin karmaşık yapısı bulunmaktadır.
Burada anlatılacak olan üç teknik Ortak Resim, Evlilik İlişkisinin Soyutlaması ve Eşe Verilen Oto-portre teknikleridir. Çalışmalarda kullanılan materyaller 18x24 kağıt ve çeşitli renklerden oluşan pastel boya takımlarıdır. Çalışmanın yapılmasından sonra resimler tartışılmaktadır. Çift, resmi yaparken ve daha sonra resme bakarken hissettiklerini anlatma konusunda teşvik edilmektedir. Çiftlerden birinin depresyonda olduğu durumlarda dahi bu aşamada genellikle büyük bir tutku dışa vurulmaktadır. Bu aşamada zaman zaman sorular sorarak müdahalelerde bulunulabilir, gerekli olduğu takdirde de geçmiş seanslardan resim örnekleri çıkartılabilir.
Ortak Resim
Talimatlar: Çiftten, herhangi bir sözel iletişim olmadan birlikte tamamlayacakları bir resim yapmaları istenir.
Birinci Örnek: Bir sene boyunca her hafta toplanan dört çiftten oluşan bir kişisel gelişim grubunda çiftler sırayla resim yapma etkinliğine katılır, bu sırada grubun geri kalanı gözlemler yapar ve etkinliği takip eden tartışmalara katılır.
İlk çiftlerden biri olan Kahn çiftinin yaptıkları ilk resimde ilişkinin bazı önemli dinamikleri hemen fark edilir. Dr. Kahn bir klinik psikolog, eşi de bir ruh sağlığı kliniği çalışanıdır, dolayısıyla ikisi de psikoloji bilgisine sahip kişilerdir. Fakat etkinliğin hareket odaklı olması ve görevin aciliyeti sayesinde, normalde olduğu gibi öncelikli olmayan etkiler üzerinde konuşarak ilişkilerini gölgelemek yerine harekete geçerek etkileşimlerindeki yönelimleri açığa çıkarmaktadırlar. Bu örnekte üzerine resim yapılması için verilen kâğıt, çiftin yaşamsal mekânını temsil etmesi açısından sembolik bir önem arz etmektedir.
Dr. Kahn çalışmaya pastelleri kutusundan çıkarıp farklı yollarda yeniden düzenlemekle başlar. Bu süre içinde Mrs. Kahn onunla göz teması kurmaya çalışır fakat Dr. Kahn onun varlığından bihaber gözükmektedir. Mrs. Kahn kağıda açık mavi pastelle bir iz yapıp, Dr. Kahn’ın tepkisini görmek için ona bakar. Dr. Kahn düzenleme işiyle meşgul olmaya devam etmektedir. Mrs. Kahn mavi ize biraz sarı ekleyip yine eşine bakar. Dr. Kahn hâlâ onu fark etmez. Sonunda Dr. Kahn az önce sıraya dizdiği birkaç canlı rengi alarak, Mrs. Kahn’ın çizdiklerini tamamen yok saymak suretiyle kâğıdı çok renkli çizgilerle kaplar. Hâlâ eşine hiç bakmamıştır. Mrs. Kahn az önceki renklerin üzerine biraz siyah ekler, bu sefer boyayı biraz daha bastırır. Dr. Kahn az önceki çizgilerinin üzerine evler çizmeye başladığında o çizgilerin aslında bir yol olduğu açığa çıkar.
Bu noktada Mrs. Kahn harekete geçer. Daha sonra söyleyeceği gibi, eşinin birlikte bir iş yapma niyetinde olmadığını, kontrolü tamamen eline alarak sanki kendisi yokmuş gibi hareket ettiğini hissetmektedir. Mrs. Kahn siyah noktayı bir mayına dönüştürür. Dr. Kahn eşine karşılık vermeden çizmeye devam etmekte olduğundan Mrs. Kahn daha çok sinirlenir, uzun kolları eşinin çizdiği evlere uzanan ve onları kavrayan kocaman siyah bir örümcek çizer. Dr. Kahn en sonunda bu örümceğe doğrultulmuş bir silah çizerek yanıt verir, fakat Mrs. Kahn’ın sinirli örümceğinin kollarından biri bu silaha uzanarak onu da etkisiz hale getirir (Resim 1).
Dr. Kahn üzerinde evler olan bir sokak yapmaya çalıştığını ve eşinin bu kadar sinirlenmesine şaşırttığını belirtir. Etkinliği takip eden tartışmada grup üyeleri ona eşinin sözel olmayan tekliflerini hiç dikkate almayarak onu yok saydığını hatırlatır. Dr. Kahn’ın tam kontrol ihtiyacı çok açıktır. Mrs. Kahn sinirinin ve bu sinirin yol açtığı öç alma hissinin farkındadır, kendisi yokmuş gibi davranıldığında ve canı acıtıldığında verdiği yoğun tepkilerin zorlukları daha da arttırdığının farkındadır.
Kahnlar’ın aksine çoğu çift, minimum ipucuyla tartışılan konu hakkında daha erken anlaşma sağlayabilmektedir. Bu tarz bir iletişim, ya da bu tarz bir iletişimin yokluğu evlilik sürecinde keşfedilmesi verimli sonuçlar sağlayacak bir alandır. Fakat Kahnlar’ın resmi, resmin içeriğinin de evlilik ilişkilerinin bir dışavurumu olabileceğinin açık bir örneğidir.
Aile terapisinin temeli, bireylerin hayat ve onun zorluklarına karşı geliştirdikleri öğrenilmiş tepkilerin süregelmekte olan aile ilişkilerinin bir parçası ve sonucu olduğu kabulüne dayanmaktadır. Meydana gelen sorunsal durum yalnızca bireyle ilgili değil, onun bir parçası olduğu aile matrisiyle ilgili bir durum olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Nitekim tedavi altına alınan yalnızca bir üye değil ailenin tamamı olmalıdır.
ÇİFTLER İÇİN SANAT TERAPİSİ TEKNİKLERİNDEN ÖRNEKLER
Resim yapma teknikleri, evlilik ilişkisindeki etkileşimsel süreçleri öne çıkarmak için geliştirilmişlerdir. Bu tekniklerin odak noktasında bireysel sanat terapilerinde olduğu gibi daha çok evlilik ilişkisinde kişinin kendine ve diğer aile üyelerine dair algıları ve bu algılardan türeyen beklentiler ve etkileşimlerin karmaşık yapısı bulunmaktadır.
Burada anlatılacak olan üç teknik Ortak Resim, Evlilik İlişkisinin Soyutlaması ve Eşe Verilen Oto-portre teknikleridir. Çalışmalarda kullanılan materyaller 18x24 kağıt ve çeşitli renklerden oluşan pastel boya takımlarıdır. Çalışmanın yapılmasından sonra resimler tartışılmaktadır. Çift, resmi yaparken ve daha sonra resme bakarken hissettiklerini anlatma konusunda teşvik edilmektedir. Çiftlerden birinin depresyonda olduğu durumlarda dahi bu aşamada genellikle büyük bir tutku dışa vurulmaktadır. Bu aşamada zaman zaman sorular sorarak müdahalelerde bulunulabilir, gerekli olduğu takdirde de geçmiş seanslardan resim örnekleri çıkartılabilir.
Ortak Resim
Talimatlar: Çiftten, herhangi bir sözel iletişim olmadan birlikte tamamlayacakları bir resim yapmaları istenir.
Birinci Örnek: Bir sene boyunca her hafta toplanan dört çiftten oluşan bir kişisel gelişim grubunda çiftler sırayla resim yapma etkinliğine katılır, bu sırada grubun geri kalanı gözlemler yapar ve etkinliği takip eden tartışmalara katılır.
İlk çiftlerden biri olan Kahn çiftinin yaptıkları ilk resimde ilişkinin bazı önemli dinamikleri hemen fark edilir. Dr. Kahn bir klinik psikolog, eşi de bir ruh sağlığı kliniği çalışanıdır, dolayısıyla ikisi de psikoloji bilgisine sahip kişilerdir. Fakat etkinliğin hareket odaklı olması ve görevin aciliyeti sayesinde, normalde olduğu gibi öncelikli olmayan etkiler üzerinde konuşarak ilişkilerini gölgelemek yerine harekete geçerek etkileşimlerindeki yönelimleri açığa çıkarmaktadırlar. Bu örnekte üzerine resim yapılması için verilen kâğıt, çiftin yaşamsal mekânını temsil etmesi açısından sembolik bir önem arz etmektedir.
Dr. Kahn çalışmaya pastelleri kutusundan çıkarıp farklı yollarda yeniden düzenlemekle başlar. Bu süre içinde Mrs. Kahn onunla göz teması kurmaya çalışır fakat Dr. Kahn onun varlığından bihaber gözükmektedir. Mrs. Kahn kağıda açık mavi pastelle bir iz yapıp, Dr. Kahn’ın tepkisini görmek için ona bakar. Dr. Kahn düzenleme işiyle meşgul olmaya devam etmektedir. Mrs. Kahn mavi ize biraz sarı ekleyip yine eşine bakar. Dr. Kahn hâlâ onu fark etmez. Sonunda Dr. Kahn az önce sıraya dizdiği birkaç canlı rengi alarak, Mrs. Kahn’ın çizdiklerini tamamen yok saymak suretiyle kâğıdı çok renkli çizgilerle kaplar. Hâlâ eşine hiç bakmamıştır. Mrs. Kahn az önceki renklerin üzerine biraz siyah ekler, bu sefer boyayı biraz daha bastırır. Dr. Kahn az önceki çizgilerinin üzerine evler çizmeye başladığında o çizgilerin aslında bir yol olduğu açığa çıkar.
Bu noktada Mrs. Kahn harekete geçer. Daha sonra söyleyeceği gibi, eşinin birlikte bir iş yapma niyetinde olmadığını, kontrolü tamamen eline alarak sanki kendisi yokmuş gibi hareket ettiğini hissetmektedir. Mrs. Kahn siyah noktayı bir mayına dönüştürür. Dr. Kahn eşine karşılık vermeden çizmeye devam etmekte olduğundan Mrs. Kahn daha çok sinirlenir, uzun kolları eşinin çizdiği evlere uzanan ve onları kavrayan kocaman siyah bir örümcek çizer. Dr. Kahn en sonunda bu örümceğe doğrultulmuş bir silah çizerek yanıt verir, fakat Mrs. Kahn’ın sinirli örümceğinin kollarından biri bu silaha uzanarak onu da etkisiz hale getirir (Resim 1).
Dr. Kahn üzerinde evler olan bir sokak yapmaya çalıştığını ve eşinin bu kadar sinirlenmesine şaşırttığını belirtir. Etkinliği takip eden tartışmada grup üyeleri ona eşinin sözel olmayan tekliflerini hiç dikkate almayarak onu yok saydığını hatırlatır. Dr. Kahn’ın tam kontrol ihtiyacı çok açıktır. Mrs. Kahn sinirinin ve bu sinirin yol açtığı öç alma hissinin farkındadır, kendisi yokmuş gibi davranıldığında ve canı acıtıldığında verdiği yoğun tepkilerin zorlukları daha da arttırdığının farkındadır.
Kahnlar’ın aksine çoğu çift, minimum ipucuyla tartışılan konu hakkında daha erken anlaşma sağlayabilmektedir. Bu tarz bir iletişim, ya da bu tarz bir iletişimin yokluğu evlilik sürecinde keşfedilmesi verimli sonuçlar sağlayacak bir alandır. Fakat Kahnlar’ın resmi, resmin içeriğinin de evlilik ilişkilerinin bir dışavurumu olabileceğinin açık bir örneğidir.
Resim 1
İkinci Örnek: Klein çifti aylardır ortak sanat terapisine devam eden özel danışanlardandır. Çift, kocanın ev işlerinin nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda eşini sürekli eleştirdiği, eşinin de bazen geri çekildiği bazen de kocasına ondan tiksindiğini belli edecek şekilde onu azarladığı bir girdaba hapsolmuşlardır. Bu ortak resim çalışmasına kadar birçok seansı birbirlerini suçlayarak geçirmişlerdir. Ortak resimleri (Resim 2) hayat dolu, renkli, hoş bir kumsal sahnesini canlandırmaktadır. Fakat bu resmin ortaya çıkış sürecinde yaşananlar, ilişkileri hakkında bazı unsurları su yüzüne çıkarmaktadır. Mrs. Klein ilerleyen seanslarda bu olaya birkaç kez atıfta bulunacaktır.
Mrs. Klein soluk bir renkle çizdiği sandalla resme başlar. Mr. Klein daha koyu bir pastelle onun çizgilerinin üstünden geçer. Mrs. Klein suda küçük balıklar çizer ve Mr. Klein bu küçük balıkları yiyen daha büyük balıklar, ek olarak da sandalda balık tutan bir adam çizer. Mrs. Klein sahilde duran insanlar çizer ve Mr. Klein tüm bu insanların kafalarına birer şapka, üstlerine bir şemsiye ve cankurtaran çizer. Son olarak Mrs. Klein gökyüzüne bir güneş çizer ve bunun üzerine Mr. Klein, ışığı eşinin çizdiği güneşten çok daha parlak olan kocaman bir fener çizer. Resim, Mr. Klein’ın eşine karşı duyduğu rekabetçi duyguları, aşırı korumacı ve müdahaleci tavırlarla onu nasıl kontrol altında tutmaya çalıştığını açıkça sergilemektedir.
Mrs. Klein eşinin rahatsız edici davranışlarından sık sık şikâyetçi olsa da, Mr. Klein ekonomik olma gerekliliği, çocukların disiplin edilmeleri gerektiği gibi fikirlerle kendisini haklı çıkarmaya çalışmaktadır. Velakin ortak resim yapma çalışması Mr. Klein’ın, aşırı müdahaleciliğinin kendi ihtiyaçları sonucu ortaya çıktığını fark etmesini sağlamıştır. Bu örnek yalnızca belirli bir tepki kalıbını (Mr. Klein’ın aşırı müdahaleciliği) sergilemekle kalmayıp, aynı zamanda birlikte yaşayan insanlar için çok önemli bir sorunu, daha genel bir kişisel alanlar sorununu da gündeme getirmektedir. Klein ve Kahn örnekleri, sadece nihai sonuç olan ortak resmi değil, onun ortaya çıkarılma sürecini de gözlemlemenin önemini açıkça göstermektedir.
Mrs. Klein soluk bir renkle çizdiği sandalla resme başlar. Mr. Klein daha koyu bir pastelle onun çizgilerinin üstünden geçer. Mrs. Klein suda küçük balıklar çizer ve Mr. Klein bu küçük balıkları yiyen daha büyük balıklar, ek olarak da sandalda balık tutan bir adam çizer. Mrs. Klein sahilde duran insanlar çizer ve Mr. Klein tüm bu insanların kafalarına birer şapka, üstlerine bir şemsiye ve cankurtaran çizer. Son olarak Mrs. Klein gökyüzüne bir güneş çizer ve bunun üzerine Mr. Klein, ışığı eşinin çizdiği güneşten çok daha parlak olan kocaman bir fener çizer. Resim, Mr. Klein’ın eşine karşı duyduğu rekabetçi duyguları, aşırı korumacı ve müdahaleci tavırlarla onu nasıl kontrol altında tutmaya çalıştığını açıkça sergilemektedir.
Mrs. Klein eşinin rahatsız edici davranışlarından sık sık şikâyetçi olsa da, Mr. Klein ekonomik olma gerekliliği, çocukların disiplin edilmeleri gerektiği gibi fikirlerle kendisini haklı çıkarmaya çalışmaktadır. Velakin ortak resim yapma çalışması Mr. Klein’ın, aşırı müdahaleciliğinin kendi ihtiyaçları sonucu ortaya çıktığını fark etmesini sağlamıştır. Bu örnek yalnızca belirli bir tepki kalıbını (Mr. Klein’ın aşırı müdahaleciliği) sergilemekle kalmayıp, aynı zamanda birlikte yaşayan insanlar için çok önemli bir sorunu, daha genel bir kişisel alanlar sorununu da gündeme getirmektedir. Klein ve Kahn örnekleri, sadece nihai sonuç olan ortak resmi değil, onun ortaya çıkarılma sürecini de gözlemlemenin önemini açıkça göstermektedir.
Resim 2
Üçüncü Örnek: Barlow çifti, Mrs. Barlow’un önerisiyle yaklaşık sekiz aydır sanat terapilerine katılmaktadır. Mrs. Barlow’un, yaralanmayla sonuçlanan bir kavga sonrasında boşanma isteğini eşine iletmesi, boşanmaya tek alternatif olarak terapiye başlamalarında ısrarcı olması sonucunda tedaviye başlanmıştır. Mr. Barlow kendisini aşırı mantıksal, katı bir insan olarak sunarken eşi Mrs. Barlow hafif bir kronik depresyon geçirmekte, hissettiği tatminsizlik duygularından kocasını sorumlu tutmaktadır. Ortak resim çalışması, çiftlerin belirttikleri şikâyetlerdeki – argümanlarında ve kavgalarındaki – farklılıkları ortaya çıkarmış ve evlilikteki daha belirgin sorunları görünür kılmıştır.
Barlow çifti, seanstan bir gece önce evlilik yıldönümlerini kutladığını söylediğinde onlara yıldönümleri hakkındaki duygu ve düşüncelerini yansıtacak bir ortak resim yapmaları önerildi. Bu örnekte, resim için bir konu belirlenmiş oldu. Normalde, Kahn örneğinde de görüldüğü gibi (Resim 3) çiftin konu seçimi oldukça aydınlatıcı olduğundan genellikle konu verilmemektedir.
Barlow çiftinin ortak resmi, aslında iki resim olarak ortaya çıktı, herkes kâğıdın bir tarafında kendi resmini tamamladı, Mrs. Barlow’un resmi biraz daha çok yer kaplıyordu. Çift kâğıdı alır almaz herkes kendi alanını belirledi. (Kahn ve Klein örneklerinde, olumsuz bir şekilde de olsa çiftler birbirlerine daha çok dâhil oluyorlardı.) Resimdeki şekiller yıldönümü kutlamasıyla alakalı nesneleri temsil ediyor olsa da Barlowlar’dan resimle ilgili duygularını paylaşmaları istendiğinde ikisi de resmi “kasvetli, iç karartıcı, renksiz, hazin, sıradan” şeklinde tanımladı.
Çifte, bu tanımların evliliklerine de uyarlanıp uyarlanamayacağı soruldu. Bu soruyla birlikte daha önceki resimlerle de kanıtlanmış olan evlilikteki neşesizlik, Mrs. Barlow’un depresyon duygusunu iyice açığa çıkarmış, Mr. Barlow’un da oldukça hiddetli bir tepki vermesine neden olmuştur. Mr. Barlow’un tepkisi yapılan başka bir çalışmayla bağlantılı olarak açıklanacaktır. Bu örnek, bilinçli bir şekilde yaratılan içerikten ziyade resimdeki duygunun nasıl algılandığına odaklanmanın önemini göstermektedir.
Barlow çifti, seanstan bir gece önce evlilik yıldönümlerini kutladığını söylediğinde onlara yıldönümleri hakkındaki duygu ve düşüncelerini yansıtacak bir ortak resim yapmaları önerildi. Bu örnekte, resim için bir konu belirlenmiş oldu. Normalde, Kahn örneğinde de görüldüğü gibi (Resim 3) çiftin konu seçimi oldukça aydınlatıcı olduğundan genellikle konu verilmemektedir.
Barlow çiftinin ortak resmi, aslında iki resim olarak ortaya çıktı, herkes kâğıdın bir tarafında kendi resmini tamamladı, Mrs. Barlow’un resmi biraz daha çok yer kaplıyordu. Çift kâğıdı alır almaz herkes kendi alanını belirledi. (Kahn ve Klein örneklerinde, olumsuz bir şekilde de olsa çiftler birbirlerine daha çok dâhil oluyorlardı.) Resimdeki şekiller yıldönümü kutlamasıyla alakalı nesneleri temsil ediyor olsa da Barlowlar’dan resimle ilgili duygularını paylaşmaları istendiğinde ikisi de resmi “kasvetli, iç karartıcı, renksiz, hazin, sıradan” şeklinde tanımladı.
Çifte, bu tanımların evliliklerine de uyarlanıp uyarlanamayacağı soruldu. Bu soruyla birlikte daha önceki resimlerle de kanıtlanmış olan evlilikteki neşesizlik, Mrs. Barlow’un depresyon duygusunu iyice açığa çıkarmış, Mr. Barlow’un da oldukça hiddetli bir tepki vermesine neden olmuştur. Mr. Barlow’un tepkisi yapılan başka bir çalışmayla bağlantılı olarak açıklanacaktır. Bu örnek, bilinçli bir şekilde yaratılan içerikten ziyade resimdeki duygunun nasıl algılandığına odaklanmanın önemini göstermektedir.
Resim 3
Bu üç örnekte de, Ortak Resim çalışması çiftlerin, kendileri farkında olmadan kökleşmiş ilişkilenme tarzlarını açığa çıkarmıştır. Bütün örneklerde çiftler, bu iç görülerden yararlanarak ilişkilerini değiştirme imkânı bulmuşlardır.
Evlilik İlişkisinin Soyutlaması
Talimatlar: Eşlerden evlilik ilişkileri hakkında soyut bir resim çizmeleri istenir. Resimler aynı anda ama ayrı olarak çizilir. (Bu yöntem Kwiatkowska tarafından geliştirilen, aile üyelerinden ailenin soyut portresini çizmelerinin beklendiği yöntemin değiştirilmiş halidir.)
Hall çifti, Mrs. Hall’un intihar girişimi sonucunda Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne yatırılması sonucunda enstitüyle tanışmış oldu. Bir araştırma kimyageri olan Dr. Hall, intihar teşebbüsünden önce karısının herhangi bir sorunu olduğunu inkâr etmekteydi. Çift, evlilik ilişkilerinde depresyon konusunda yapılan bir pilot uygulama kapsamında sanat terapisi seanslarına katılmaya başladı.
Dr. Hall’un soyut evlilik ilişkisi resmi (Resim 4), kendisinin daha önce farkına varmadığı ama muhtemelen eşinin aceleci intihar eylemine sebep olmuş bazı görüntüleri açığa vuruyordu. Resimde Mrs. Hall, sağ tarafta mutluluğu temsil eden sarı renk ve mutsuzluğu temsil eden siyah renkten oluşan bir şekille temsil edilmişti. Kendisini temsil eden şekil ise sol tarafta, eşinin temsiline göre daha çok sarı renk ve daha az siyah renkten oluşuyordu. Ortadaki şekil ise kırmızı rengiyle aralarındaki sevgiyi vurguluyordu. Bunları birleştiren aradaki kahverengi çizgiye Dr. Hall “bağ” adını verdi. Tepedeki altın rengindeki şekil, Dr. Hall’un “iş gibi, kendisini eşinden uzaklaştıran başka şeylere olan bağlılığını” ifade ediyordu. Eşinin de kendisi gibi başka şeylerle bağı olabileceğini hatırlattığımda Dr. Hall utandı, kızardı, güldü ve bunu düşünemediğini söyledi. Ek olarak eşinin daha aşağıda olduğunu çünkü kendisine “bağımlı” olduğunu belirtti. Eşini kendinden başka hiçbir şeyle bağı olmayan ve tamamen kendisine bağımlı biri olarak görüyordu.
Mrs. Hall intihar girişimini bir “yardım çığlığı” olarak betimliyordu ve bu girişim gerçekten eşinin dikkatini çekmek için umutsuz bir çabaydı. Dr. Hall’un resmindeki temsillerin yerleşimi, sanki o daha yüksekteki işine ulaşmaya çalışırken aşağıda yer alan eşi ona yük oluyor ve onu aşağı çekiyordu. Dr. Hall kendisini işine eşinden daha yakın konumlandırıyor, eşini kâğıdın diğer tarafında resmediyordu.
Dr. Hall’un bir sonraki resmi de eşini kendi üzerinde bir ağırlık olarak algıladığı varsayımını kuvvetlendirmektedir. Dr. Hall bir test tüpü ve işle alakalı diğer bazı nesneler çizip, üzerinde çalıştığı araştırmadan duyduğu tatmin üzerine odaklanmaktadır. Laboratuvarına geri dönmesi gerektiğini belirtip, karısının kendisine bağımlı halinden ve bu durumun yarattığı (kendisinin yoğun bir çabayla görmezden geldiği) problemlerden uzaklaşıp kendisini daha başarılı hissettiği iş yerine kaçmak istemektedir. Dr. Hall, muhtemelen istemeden eşini bu şekilde bir yük olarak resmetmiştir. Fakat üstü kapalı şekilde bu düşüncesini eşine iletmiş ve bu da eşinin intihar girişiminde bulunmasına sebep olmuş olabilir.
Evlilik İlişkisinin Soyutlaması
Talimatlar: Eşlerden evlilik ilişkileri hakkında soyut bir resim çizmeleri istenir. Resimler aynı anda ama ayrı olarak çizilir. (Bu yöntem Kwiatkowska tarafından geliştirilen, aile üyelerinden ailenin soyut portresini çizmelerinin beklendiği yöntemin değiştirilmiş halidir.)
Hall çifti, Mrs. Hall’un intihar girişimi sonucunda Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’ne yatırılması sonucunda enstitüyle tanışmış oldu. Bir araştırma kimyageri olan Dr. Hall, intihar teşebbüsünden önce karısının herhangi bir sorunu olduğunu inkâr etmekteydi. Çift, evlilik ilişkilerinde depresyon konusunda yapılan bir pilot uygulama kapsamında sanat terapisi seanslarına katılmaya başladı.
Dr. Hall’un soyut evlilik ilişkisi resmi (Resim 4), kendisinin daha önce farkına varmadığı ama muhtemelen eşinin aceleci intihar eylemine sebep olmuş bazı görüntüleri açığa vuruyordu. Resimde Mrs. Hall, sağ tarafta mutluluğu temsil eden sarı renk ve mutsuzluğu temsil eden siyah renkten oluşan bir şekille temsil edilmişti. Kendisini temsil eden şekil ise sol tarafta, eşinin temsiline göre daha çok sarı renk ve daha az siyah renkten oluşuyordu. Ortadaki şekil ise kırmızı rengiyle aralarındaki sevgiyi vurguluyordu. Bunları birleştiren aradaki kahverengi çizgiye Dr. Hall “bağ” adını verdi. Tepedeki altın rengindeki şekil, Dr. Hall’un “iş gibi, kendisini eşinden uzaklaştıran başka şeylere olan bağlılığını” ifade ediyordu. Eşinin de kendisi gibi başka şeylerle bağı olabileceğini hatırlattığımda Dr. Hall utandı, kızardı, güldü ve bunu düşünemediğini söyledi. Ek olarak eşinin daha aşağıda olduğunu çünkü kendisine “bağımlı” olduğunu belirtti. Eşini kendinden başka hiçbir şeyle bağı olmayan ve tamamen kendisine bağımlı biri olarak görüyordu.
Mrs. Hall intihar girişimini bir “yardım çığlığı” olarak betimliyordu ve bu girişim gerçekten eşinin dikkatini çekmek için umutsuz bir çabaydı. Dr. Hall’un resmindeki temsillerin yerleşimi, sanki o daha yüksekteki işine ulaşmaya çalışırken aşağıda yer alan eşi ona yük oluyor ve onu aşağı çekiyordu. Dr. Hall kendisini işine eşinden daha yakın konumlandırıyor, eşini kâğıdın diğer tarafında resmediyordu.
Dr. Hall’un bir sonraki resmi de eşini kendi üzerinde bir ağırlık olarak algıladığı varsayımını kuvvetlendirmektedir. Dr. Hall bir test tüpü ve işle alakalı diğer bazı nesneler çizip, üzerinde çalıştığı araştırmadan duyduğu tatmin üzerine odaklanmaktadır. Laboratuvarına geri dönmesi gerektiğini belirtip, karısının kendisine bağımlı halinden ve bu durumun yarattığı (kendisinin yoğun bir çabayla görmezden geldiği) problemlerden uzaklaşıp kendisini daha başarılı hissettiği iş yerine kaçmak istemektedir. Dr. Hall, muhtemelen istemeden eşini bu şekilde bir yük olarak resmetmiştir. Fakat üstü kapalı şekilde bu düşüncesini eşine iletmiş ve bu da eşinin intihar girişiminde bulunmasına sebep olmuş olabilir.
Resim 4.
Eşe Verilen Oto-portre
Talimatlar: Bu çalışmada her eşten tam boy, gerçekçi bir oto-portre çizmeleri istenmektedir. Kağıdın şövaleye dik olarak konması ve figürün tüm kağıt kullanılarak olabildiğince büyük çizilmesi istenmektedir. Bitirdiklerinde “Resmi şövaleden alın ve ‘kendinizi’ eşinize verin.” denmektedir. Böylelikle eşler sembolik olarak kendilerini eşlerine teslim ettiklerinde onlara şöyle denmektedir: “Şimdi eşiniz sizde, onunla istediğinizi yapabilirsiniz.”
Birinci Örnek: Mr. Long, eşiyle birlikte Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nde yapılan ortak sanat terapisi seanslarına katıldığında manik epizod yaşamaktadır. Mr. Long’un kırmızıyla boyanmış tuhaf oto-portresi Resim 5’te görülebilmektedir. Portredeki düşük öz saygı açıktır. Ayrıca portre Mr. Long’un elinin kesilmesinden duyduğu korkuyu açığa vurmaktadır, göğüsler de cinsel kimliğinde muhtemel bir problemi işaret etmektedir.
Talimatlar: Bu çalışmada her eşten tam boy, gerçekçi bir oto-portre çizmeleri istenmektedir. Kağıdın şövaleye dik olarak konması ve figürün tüm kağıt kullanılarak olabildiğince büyük çizilmesi istenmektedir. Bitirdiklerinde “Resmi şövaleden alın ve ‘kendinizi’ eşinize verin.” denmektedir. Böylelikle eşler sembolik olarak kendilerini eşlerine teslim ettiklerinde onlara şöyle denmektedir: “Şimdi eşiniz sizde, onunla istediğinizi yapabilirsiniz.”
Birinci Örnek: Mr. Long, eşiyle birlikte Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nde yapılan ortak sanat terapisi seanslarına katıldığında manik epizod yaşamaktadır. Mr. Long’un kırmızıyla boyanmış tuhaf oto-portresi Resim 5’te görülebilmektedir. Portredeki düşük öz saygı açıktır. Ayrıca portre Mr. Long’un elinin kesilmesinden duyduğu korkuyu açığa vurmaktadır, göğüsler de cinsel kimliğinde muhtemel bir problemi işaret etmektedir.
Resim 5
Kocasının resminde istediği değişikliği yapabileceği söylendiğinde Mrs. Hall büyük bir hoşnutlukla figürü karalayıp, çizgilerin üzerinden siyah renkle geçerek daha güçlü gözüken bir adam figürü çizer (Resim 6). “Böyle görünmeyi istemeli.” şeklinde bir yorum yapar. Bunun gibi başka ifadelerde de Mrs. Hall kocasının bu kadar çılgın davranmaması gerektiğini ima etmektedir. Buna karşın kocasının sürekli tekrar eden mesajı ise, hasta olduğu ve eşinin yardımına ihtiyaç duyduğudur.
Resim 6
Kocasının resminde koyu renklerle yaptığı değişiklerle çelişen şekilde Mrs. Hall kendi portresinde oldukça soluk renkler kullanmış ve talimatların aksine kâğıdın tamamını kaplamayan küçük bir figür yapmıştır. Kendini yetersiz hissetmekte, gücü kocasında aramaktadır, muhtemelen kocasının hastalıktan önceki işlerin icabına bakan adam görünümünü düşlemektedir.
Bu çalışma Long çiftinin karşılıklı bağımlılıklarını açığa çıkarmıştır.
İkinci Örnek: Barlow çifti bu çalışmayı yukarıda bahsedilen yıldönümü resminden bir hafta önce yapmışlardır (Resim 7). Mrs. Barlow erkeksi göründüğünü düşündüğü oldukça ağır, hareket kabiliyeti yokmuş gibi gözüken bir kadın çizmiştir.
Bu çalışma Long çiftinin karşılıklı bağımlılıklarını açığa çıkarmıştır.
İkinci Örnek: Barlow çifti bu çalışmayı yukarıda bahsedilen yıldönümü resminden bir hafta önce yapmışlardır (Resim 7). Mrs. Barlow erkeksi göründüğünü düşündüğü oldukça ağır, hareket kabiliyeti yokmuş gibi gözüken bir kadın çizmiştir.
Resim 7
Kocası ise onun çizimini değiştirmeye cüret etmeden, eşinin yaptığı figürün arkasından gözüken başka bir figür çizmiştir (Resim 8). Mr. Barlow’un figürü daha esnek ve kadınsı gözükmektedir. Mr. Barlow eşini, onu kendi çizdiği gibi görmediğini söylemektedir.
Resim 8
Mrs. Barlow ise kocasının resminde memnuniyetle değişiklikler yapmıştır (Resim 7). Kocasının çok gurur duyduğu kırmızı sakalı siler. Çok “iddialı” olduklarını öne sürerek kocasının kıyafetlerini daha muhafazakâr renklere boyar, saç rengini değiştirir. İki resimde de Mrs. Barlow kısıtlayıcı karakterini açığa vurmaktadır, kendisini hareketsiz göstermekte ve eşinin renklerini yumuşatmaktadır. Barlow çifti ettikleri kavgaların en büyük sorunları olduğunu söylemelerine rağmen bu iki resmi ve önceki bazı diğer resimleri de göstererek, birbirlerinden keyif almamalarının da evliliklerinde önemli bir problem olduğu terapistleri tarafından vurgulanmıştır.
Bir sonraki seansta Mr. Barlow bu değerlendirme nedeniyle eşinin depresyon geçirdiğini belirtmiştir. Eğer eşim boşanmak istiyorsa boşanabileceğini, boşanmayı engellemek için kendini değiştirmek zorunda olmaktan duyduğu yorgunluğu dile getirmiş ve tedaviye devam etmeyi bırakmıştır. Mr. Barlow’un bir önceki hafta sergilediği güçlü duruş bir kavgaya sebep olduysa da, durumla yüz yüze geldiğinde Mrs. Barlow daha önceki boşanma tehdidinden geri adım atmış ve çift aylar sonra ilk kez cinsel ilişki yaşamışlardır.
Belirtmek gerekir ki çift terapiyi daha iyimser bir havada bırakmış olmasına rağmen resim yapma çalışmaları sırasında ortaya çıkan yüzleşmeden kaçmaya devam ediyorlardı. Resimlerde ortaya çıkan sorun (keyifsizlik/neşesizlik) çiftin şikâyet ettiği sorundan (kavgalar) farklıydı. Bu yeni tecrübe edilen farkındalığın etkileri, kanıtlarını Mrs. Barlow’un depresyonunda ve Mr. Barlow’un bu meselenin üzerine gitme konusunda duyduğu (tedaviyi bırakmak istemesinin bize gösterdiği) korkuda kendini gösteriyordu. Mr. Barlow’un eşinin depresyonu konusunda sorumluluk alamadığını fark etmesi de olumlu bir sonuçtu.
Üçüncü Örnek. Klein çifti için bu çalışma tedavi süreçlerindeki önemli bir dönüm noktasıydı. İkisi de psikanalize devam etmekteydi ve Mr. Klein analiz sürecinde eşine, annesine davrandığı gibi - aciz ve zayıf bir kadın gibi - davranmaması gerektiğini fark etmişti. Küçük bir çocukken annesinin sevgisini kazanmak için ev işlerinde ona devamlı yardım ediyordu. Uzun bir hastalık döneminden sonra kendisi on üç yaşındayken annesini kaybetmişti.
Eşinin portresi kendisine verildiğinde, ilk işi kâğıdın kullanılmamış olan alt kısmını yırtmak oldu, eşi “kurallara uymamıştı” (talimatlar kâğıdın tümüyle kullanılması gerektiğini söylüyordu). Sonra da kâğıdı birçok kez katlayıp cebine koyabileceği kadar küçük bir hale getirdi, “onu yakınında tutabilmek için”. Çalışmaya verdiği tepkiler üzerinde düşünmesi istendiğinde, eşini küçük ve bağımlı tutmaya çalıştığını, böylelikle annesine yaptığı gibi ona da hizmet edip bu yolla sevgisini kazanmaya çalıştığını fark ettiğini belirtti. Kâğıdın alt tarafını yırttığında aslında evde bütçeye dikkat edilmesi, alışveriş alışkanlıkları, çocukların disipline edilmesi gerektiği gibi konularda eşine ısrarcı davranışlarında olduğu zamanlardaki gibi davranmaktaydı. Sürekli eşini düzelterek onun yetersizliğini vurgulamaya çalışıyordu. Eşinin resmini katlayıp cebine koyarak onu küçük ve bağımlı tutma çabasını dramatize ediyordu. Ortak resim çalışmasındaki aşırı müdahaleci ve mücadeleci tavrı da aynı amaca hizmet ediyordu (Resim 2).
Mrs. Klein utangaç ve kırılgandı, düşük öz saygısı nedeniyle kocasının tacizine karşı dayanıksız durumdaydı. Sessiz ve gösterişsiz olma eğilimindeydi. Kocasının ev işlerine aşırı müdahale etmesini kadınsı buluyordu ve eşini cinsel anlamda yetersiz görüyordu. Uzunca bir süre eşinin portresine baktı. Ne düşündüğü sorulduğunda, ona bir penis eklemek istediğini söyledi. Resmi şövaleye koydu ve kendi karakteriyle uyumsuz şekilde ani bir patlama yaşadı. İlk defa kızgınlığını dışa vurmak istedi, şüphesiz ki bu isteği kocasına sembolik olarak bir şey yapma imkânı tetiklemişti. Resmin suratına bir yumruk attı, burnuna bir raptiye soktu, sinirli bir şekilde penisi ekledi ve onu boğmak istediğini söyledi. Kendisine bunu yapması söylendi. Resmi boğmak için şövaleden indirdiğinde (onu bir minderin üzerine koydu) resimdeki gözler yayıldı ve sanki ağlıyormuş gibi göründü. Bunun üzerine yorum yaptığımda, kocasının başına bunun gelmesini istemeyeceğini belirtti, daha sonra Mr. Klein bir pastel uzattı ve Mrs. Klein gözleri düzeltti.
Kızgınlığı çok belirgindi ve kızgınlığı hakkında yalnızca konuşmak yerine istediklerini yaparak kızgınlığını dışa vurma deneyimi kendisi için çok faydalı oldu. O kadar belirgin olmayan başka bir durum, Mr. Klein’ın acı çekmesi karşısında bunu gizleme konusunda ikisinin de suç ortaklığı yapmasıydı. Eşini duyguları olmayan “mekanik bir adam” olduğu için sürekli azarlamasına rağmen Mrs. Klein, resimdeki acı çekme ifadesini hemen düzeltmeye çalıştı. Eşinin portredeki karalamaları bittiğinde Mr. Klein tüm seanslar boyunca ilk kez üzgün gözüküyordu. Bunu belirttiğimde eşine dönerek, daha önce göstermediği bir samimiyetle eşine “Beni bu kadar kötülemenden bıktım.” dedi. Takip eden seanslarda Mr. Klein resimlerinde ve davranışlarında bu üzüntüsünün açığa çıkmasına izin verdi. Mrs. Klein bu sayede onun duygularını anlamaya başladı ve evlilikleri boyunca ilk defa ona karşı bir sıcaklık hissetti. Karşılıklı suçlamalar azaldı ve birbirlerinin bakış açılarını anlamak için daha çok çaba göstermeye başladılar.
Bu üç örnek, bu çalışmanın sunduğu çeşitli olanakların altını çizmektedir. Genellikle en önemli olanı duygulanımın anında dışa vurulmasını sağlamasıdır. Mrs. Long’un eşinin tuhaflığını gidermek için duyduğu coşku ve Mrs. Klein’ın öfke patlaması, kişinin eşine istediğini yapabilme imkânının yarattığı aydınlatıcı etkiyi göstermektedir.
Ek olarak, kişinin kendisiyle ilgili duyguları oto-portreler sayesinde görünür hale gelmektedir. Mrs. Long’un yetersizlik duygusunu yansıtan portresi ve Mrs. Barlow’un portresinin hareketsiz ağırlığında görülebildiği gibi…
Çalışma aynı zamanda etkileşimlerin dramatize edilmesini de sağlamaktadır. Örneğin, Mr. Klein’ın değiştiğini düşünmesine rağmen eşini küçük ve bağımlı tutmak için gösterdiği sürekli çaba dikkat çekicidir. En şaşırtıcı örneklerden biri de Mrs. Klein’ın eşinin duygularını göstermemesinden şikâyetçi olmasının akabinde eşinin bozulan resminde ortaya çıkan acı çekme ifadesini birlikte gizlemeye çalışmasıydı. Bu ve sunulan örneklerdeki diğer keşifler, önceki terapi seanslarında fark edilememişlerdi.
Yukarıdaki örnekler ortak sanat terapisinde çiftlerin yaptığı resim türlerinin yalnızca birkaçını göstermektedir. Aslında danışanlar çoğunlukla herhangi bir talimat verilmeden serbest olarak resim çizmektedirler. Bu spontane imgeler araştırma için oldukça zengin bir alan ortaya çıkarmaktadır.
Kwiatkowska’nın ailelerle yaptığı sanat terapilerinde kullandığı yöntemlerin değiştirilmesi ve çiftlere uyarlanmasıyla ortaya çıkan bu tekniklerin birçok açıdan faydalı olduğu görülmüştür. Bunların arasında Aile Portresi ve Ortak Karalama teknikleri de yer almaktadır. Aile portresinde eşlerden tamamlanmış figürler kullanarak ve kendilerini de dâhil ederek bir aile portresi çizmeleri istenmektedir. Sonuç eşlere ve terapiste kimin aileden sayıldığıyla ilgili önemli ipuçları vermektedir. Ebeveyn ailelerinin resme dâhil edildiği hatta evlilik ailesinden daha belirgin olduğu, eşin resimde hiç yer almadığı birçok durum görülmektedir. Figürlerin düzenlenişi, aralarındaki farklar ve benzerlikler aile içindeki kimlikleri ve dostlukları belirgin hale getirmektedir.
Ortak Karalama çalışmasında ise eşler gözleri kapalı bir şekilde ayrı ayrı karalamalar yapar. Daha sonra birlikte bu karalamalara bakarak ne gördüklerini paylaşırlar, sonuç olarak hangi karalamayı bitmiş bir resme döndürmek istediklerini ve bunun ne resmi olacağı üzerine anlaşmaya varmaya çalışırlar. Sonunda da birlikte işe koyulurlar. Bu teknik yukarıda paylaştığımız Ortak Resim çalışmasına benzemektedir fakat bu çalışmada sözel ifadeler yasaklanmamakta aksine teşvik edilmektedir. Ben bu Ortak Karalama çalışmasına bir boyut daha ekleyerek çalışma sonunda çiftten tamamladıkları resimle ilgili bir hikâye anlatmalarını istiyorum. Bu aşamada elde edilen bilgiler ilişkideki liderlik, baskınlık, karar verme, iş birliği yapma veya sabote etme, göreve dâhil olma seviyeleri, kişisel dâhil olma vb. kalıplarla ilgili fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır. Resmin içeriği ve takip eden aşamada oluşturulan ortak hayal genellikle ilişkideki önemli meselelerin belirginleşmesini sağlamaktadır.
Bir sonraki seansta Mr. Barlow bu değerlendirme nedeniyle eşinin depresyon geçirdiğini belirtmiştir. Eğer eşim boşanmak istiyorsa boşanabileceğini, boşanmayı engellemek için kendini değiştirmek zorunda olmaktan duyduğu yorgunluğu dile getirmiş ve tedaviye devam etmeyi bırakmıştır. Mr. Barlow’un bir önceki hafta sergilediği güçlü duruş bir kavgaya sebep olduysa da, durumla yüz yüze geldiğinde Mrs. Barlow daha önceki boşanma tehdidinden geri adım atmış ve çift aylar sonra ilk kez cinsel ilişki yaşamışlardır.
Belirtmek gerekir ki çift terapiyi daha iyimser bir havada bırakmış olmasına rağmen resim yapma çalışmaları sırasında ortaya çıkan yüzleşmeden kaçmaya devam ediyorlardı. Resimlerde ortaya çıkan sorun (keyifsizlik/neşesizlik) çiftin şikâyet ettiği sorundan (kavgalar) farklıydı. Bu yeni tecrübe edilen farkındalığın etkileri, kanıtlarını Mrs. Barlow’un depresyonunda ve Mr. Barlow’un bu meselenin üzerine gitme konusunda duyduğu (tedaviyi bırakmak istemesinin bize gösterdiği) korkuda kendini gösteriyordu. Mr. Barlow’un eşinin depresyonu konusunda sorumluluk alamadığını fark etmesi de olumlu bir sonuçtu.
Üçüncü Örnek. Klein çifti için bu çalışma tedavi süreçlerindeki önemli bir dönüm noktasıydı. İkisi de psikanalize devam etmekteydi ve Mr. Klein analiz sürecinde eşine, annesine davrandığı gibi - aciz ve zayıf bir kadın gibi - davranmaması gerektiğini fark etmişti. Küçük bir çocukken annesinin sevgisini kazanmak için ev işlerinde ona devamlı yardım ediyordu. Uzun bir hastalık döneminden sonra kendisi on üç yaşındayken annesini kaybetmişti.
Eşinin portresi kendisine verildiğinde, ilk işi kâğıdın kullanılmamış olan alt kısmını yırtmak oldu, eşi “kurallara uymamıştı” (talimatlar kâğıdın tümüyle kullanılması gerektiğini söylüyordu). Sonra da kâğıdı birçok kez katlayıp cebine koyabileceği kadar küçük bir hale getirdi, “onu yakınında tutabilmek için”. Çalışmaya verdiği tepkiler üzerinde düşünmesi istendiğinde, eşini küçük ve bağımlı tutmaya çalıştığını, böylelikle annesine yaptığı gibi ona da hizmet edip bu yolla sevgisini kazanmaya çalıştığını fark ettiğini belirtti. Kâğıdın alt tarafını yırttığında aslında evde bütçeye dikkat edilmesi, alışveriş alışkanlıkları, çocukların disipline edilmesi gerektiği gibi konularda eşine ısrarcı davranışlarında olduğu zamanlardaki gibi davranmaktaydı. Sürekli eşini düzelterek onun yetersizliğini vurgulamaya çalışıyordu. Eşinin resmini katlayıp cebine koyarak onu küçük ve bağımlı tutma çabasını dramatize ediyordu. Ortak resim çalışmasındaki aşırı müdahaleci ve mücadeleci tavrı da aynı amaca hizmet ediyordu (Resim 2).
Mrs. Klein utangaç ve kırılgandı, düşük öz saygısı nedeniyle kocasının tacizine karşı dayanıksız durumdaydı. Sessiz ve gösterişsiz olma eğilimindeydi. Kocasının ev işlerine aşırı müdahale etmesini kadınsı buluyordu ve eşini cinsel anlamda yetersiz görüyordu. Uzunca bir süre eşinin portresine baktı. Ne düşündüğü sorulduğunda, ona bir penis eklemek istediğini söyledi. Resmi şövaleye koydu ve kendi karakteriyle uyumsuz şekilde ani bir patlama yaşadı. İlk defa kızgınlığını dışa vurmak istedi, şüphesiz ki bu isteği kocasına sembolik olarak bir şey yapma imkânı tetiklemişti. Resmin suratına bir yumruk attı, burnuna bir raptiye soktu, sinirli bir şekilde penisi ekledi ve onu boğmak istediğini söyledi. Kendisine bunu yapması söylendi. Resmi boğmak için şövaleden indirdiğinde (onu bir minderin üzerine koydu) resimdeki gözler yayıldı ve sanki ağlıyormuş gibi göründü. Bunun üzerine yorum yaptığımda, kocasının başına bunun gelmesini istemeyeceğini belirtti, daha sonra Mr. Klein bir pastel uzattı ve Mrs. Klein gözleri düzeltti.
Kızgınlığı çok belirgindi ve kızgınlığı hakkında yalnızca konuşmak yerine istediklerini yaparak kızgınlığını dışa vurma deneyimi kendisi için çok faydalı oldu. O kadar belirgin olmayan başka bir durum, Mr. Klein’ın acı çekmesi karşısında bunu gizleme konusunda ikisinin de suç ortaklığı yapmasıydı. Eşini duyguları olmayan “mekanik bir adam” olduğu için sürekli azarlamasına rağmen Mrs. Klein, resimdeki acı çekme ifadesini hemen düzeltmeye çalıştı. Eşinin portredeki karalamaları bittiğinde Mr. Klein tüm seanslar boyunca ilk kez üzgün gözüküyordu. Bunu belirttiğimde eşine dönerek, daha önce göstermediği bir samimiyetle eşine “Beni bu kadar kötülemenden bıktım.” dedi. Takip eden seanslarda Mr. Klein resimlerinde ve davranışlarında bu üzüntüsünün açığa çıkmasına izin verdi. Mrs. Klein bu sayede onun duygularını anlamaya başladı ve evlilikleri boyunca ilk defa ona karşı bir sıcaklık hissetti. Karşılıklı suçlamalar azaldı ve birbirlerinin bakış açılarını anlamak için daha çok çaba göstermeye başladılar.
Bu üç örnek, bu çalışmanın sunduğu çeşitli olanakların altını çizmektedir. Genellikle en önemli olanı duygulanımın anında dışa vurulmasını sağlamasıdır. Mrs. Long’un eşinin tuhaflığını gidermek için duyduğu coşku ve Mrs. Klein’ın öfke patlaması, kişinin eşine istediğini yapabilme imkânının yarattığı aydınlatıcı etkiyi göstermektedir.
Ek olarak, kişinin kendisiyle ilgili duyguları oto-portreler sayesinde görünür hale gelmektedir. Mrs. Long’un yetersizlik duygusunu yansıtan portresi ve Mrs. Barlow’un portresinin hareketsiz ağırlığında görülebildiği gibi…
Çalışma aynı zamanda etkileşimlerin dramatize edilmesini de sağlamaktadır. Örneğin, Mr. Klein’ın değiştiğini düşünmesine rağmen eşini küçük ve bağımlı tutmak için gösterdiği sürekli çaba dikkat çekicidir. En şaşırtıcı örneklerden biri de Mrs. Klein’ın eşinin duygularını göstermemesinden şikâyetçi olmasının akabinde eşinin bozulan resminde ortaya çıkan acı çekme ifadesini birlikte gizlemeye çalışmasıydı. Bu ve sunulan örneklerdeki diğer keşifler, önceki terapi seanslarında fark edilememişlerdi.
Yukarıdaki örnekler ortak sanat terapisinde çiftlerin yaptığı resim türlerinin yalnızca birkaçını göstermektedir. Aslında danışanlar çoğunlukla herhangi bir talimat verilmeden serbest olarak resim çizmektedirler. Bu spontane imgeler araştırma için oldukça zengin bir alan ortaya çıkarmaktadır.
Kwiatkowska’nın ailelerle yaptığı sanat terapilerinde kullandığı yöntemlerin değiştirilmesi ve çiftlere uyarlanmasıyla ortaya çıkan bu tekniklerin birçok açıdan faydalı olduğu görülmüştür. Bunların arasında Aile Portresi ve Ortak Karalama teknikleri de yer almaktadır. Aile portresinde eşlerden tamamlanmış figürler kullanarak ve kendilerini de dâhil ederek bir aile portresi çizmeleri istenmektedir. Sonuç eşlere ve terapiste kimin aileden sayıldığıyla ilgili önemli ipuçları vermektedir. Ebeveyn ailelerinin resme dâhil edildiği hatta evlilik ailesinden daha belirgin olduğu, eşin resimde hiç yer almadığı birçok durum görülmektedir. Figürlerin düzenlenişi, aralarındaki farklar ve benzerlikler aile içindeki kimlikleri ve dostlukları belirgin hale getirmektedir.
Ortak Karalama çalışmasında ise eşler gözleri kapalı bir şekilde ayrı ayrı karalamalar yapar. Daha sonra birlikte bu karalamalara bakarak ne gördüklerini paylaşırlar, sonuç olarak hangi karalamayı bitmiş bir resme döndürmek istediklerini ve bunun ne resmi olacağı üzerine anlaşmaya varmaya çalışırlar. Sonunda da birlikte işe koyulurlar. Bu teknik yukarıda paylaştığımız Ortak Resim çalışmasına benzemektedir fakat bu çalışmada sözel ifadeler yasaklanmamakta aksine teşvik edilmektedir. Ben bu Ortak Karalama çalışmasına bir boyut daha ekleyerek çalışma sonunda çiftten tamamladıkları resimle ilgili bir hikâye anlatmalarını istiyorum. Bu aşamada elde edilen bilgiler ilişkideki liderlik, baskınlık, karar verme, iş birliği yapma veya sabote etme, göreve dâhil olma seviyeleri, kişisel dâhil olma vb. kalıplarla ilgili fikir sahibi olmamızı sağlamaktadır. Resmin içeriği ve takip eden aşamada oluşturulan ortak hayal genellikle ilişkideki önemli meselelerin belirginleşmesini sağlamaktadır.
Kaynakça
1. Killick K, Schaverien J.(1997) “Art, Psychotherapy and Psychosis” London: Routledge.
2. Wadeson, H. (1980) Art Psychotherapy. New York: John Wiley.
1. Killick K, Schaverien J.(1997) “Art, Psychotherapy and Psychosis” London: Routledge.
2. Wadeson, H. (1980) Art Psychotherapy. New York: John Wiley.