‘Düşünen Şarkılar’ Albümünün Yaratıcılarından Volkan Uruk ile Söyleşi
Hazırlayan: Gülşah Karadayı, Psikolog Gülşah Karadayı: İlk olarak kendinizle ilgili biraz bilgi verebilir misiniz? Müzikle olan ilişkiniz? Müzik eğitmenliğine nasıl başladınız? Volkan Uruk: Müziğe ilgim küçük yaşlarda başladı. Babamın bağlaması ilk oyuncağımdı diyebilirim. Zaman ilerledikçe oyuncak olmaktan çıktı ve neredeyse hayatımın tamamını yönlendiren bir araç ve amaç oldu müzik. Amatör olarak lise yıllarına kadar ilgilendim müzikle ve daha sonra İTÜ konservatuarını kazanarak meslek olarak da müzisyenliği seçtim. Boğaziçi Üniversitesi Türk Müziği Kulübü’nde üç yıl kadar bağlama dersleri verdim ve müzisyenlik ile birlikte eğitmenlik de yapmaya başlamış oldum. GK: Müzik terapisi ile nasıl ilgilenmeye başladınız? Bugüne kadar müzik terapisi gruplarıyla nasıl deneyimleriniz oldu? VU: 2006 yılında Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde (BRSHH) müzik eğitmeni olarak göreve başladım. Rehabilitasyon çalışmaları esnasında müzik terapisi ile ilgilenmeye ve araştırmaya başladım. Yurt dışında uygulan yöntemleri araştırıp konuyla ilgili sayısız makale ve çalışma inceledim. Ayrıca yine yurt dışından gelen çeşitli derneklerin Türkiye’deki seminerlerine ve müzik terapisi seanslarına katıldım. Ülkemizde maalesef özellikle ‘’müzik terapisi’’ ifadesi fazlaca istismar edilmekte. Yapılan çalışmaların birçoğu iyi niyetli de olsa gerçeği yansıtmamakta. Müzik terapisinin; insanlara müzik dinletmek olduğunu zanneden ve bununla ilgili makaleler hatta kitaplar yayımlayan insanlar mevcut, üniversitelerde müzik terapisi ve psikiyatrik ergoterapi bölümlerinin olmayışının da bunda payı çok büyük elbette. GK: BRSHH'de nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz? VU: BRSHH’de müziği rehabilitasyon amaçlı kullanmaktayız. Ağır ruhsal hastalığı olan bireylerle çalışıyoruz; özellikle yeti yitimlerinin geri kazanılmasında.. Eğer geçmişinde müzik öyküsü yoksa hayatına bir enstrüman alarak yeni bir nesne ile tanışmasını sağlayıp o kişinin rehabilitasyon sürecine katkıda bulunuyoruz. Yaşadığı ruhsal hastalığın getirdiği zorluklar nedeniyle hastalarımız ilgi duydukları alanlardaki kurslara gidememekte, dolaylı olarak eğitim hakları da engellenmiş olmakta. Gündüz hastanesinde müzikle birlikte spor, resim, halk oyunları, ritim, sera, seramik, ebru, el sanatları gibi çeşitli branşlarda eğitim vermekteyiz. GK: Peki müzik terapi uygulamalarının süresi, çalıştığınız hasta grupları ve çalışma tekniklerinizden de bahseder misiniz? VU: Terapi merkezi ile rehabilitasyon merkezi arasındaki farklılıklar ve terapi uygulamalarının çerçeveleri nedeniyle merkezimizde müzik terapisi seansları uygulamamaktayım. Müzik atölyesi çalışmalarını iki farklı şekilde gerçekleştirmekteyiz; bireysel çalışmalar ve toplu çalışmalar. Bireysel çalışmalarda hasta seçtiği bir enstrümanın eğitimini alıyor, bu eğitim programı kişinin yeteneğine, tanısına, ayırabileceği zaman dilimine göre farklılıklar gösteriyor. Bu sebeple her hastanın ayrı bir çalışma programı bulunuyor ve uygulanıyor. Programa sadece müzik eğitimi olarak bakmamak lazım müzik üzerinden bir bağ kuruyoruz, hastanın derslere zamanında gelmesi, ödevlerini yapması, daha da önemlisi uğraştığı alan ile ilgili sosyal bir çevreye sahip olması hedeflerimiz arasında. Müzik terapi seansları yapmıyor olsak da uygulanan programının terapötik etkisi iyileşmelerine katkı sağlıyor, tabi farmakolojik tedavi ile desteklendiğinde.. Toplu çalışmalarda ise 10 – 15 kişilik hasta gruplarıyla yine seçtikleri bir alanda daha çok grup çalışmalarının etkisi ve önemi esası göz önüne alınarak çalışmalar yapılmaktadır. Uygulanan tüm programlar bahar şenliği, haftalık müzik dinletisi gibi etkinliklerde sahneleniyor. Yıl boyunca sürdürülen program bir etkinlikte sahnelenmiş oluyor. GK: Müzik terapisi ya da bahsettiğiniz müzik atölyesi çalışmalarını başka yerlerde de uyguladınız mı? Ne gibi olumlu etkileri olabileceğini düşünüyorsunuz? VU: Ruhsal bir rahatsızlığı olmayan bireylerden oluşan gruplarla çeşitli yer ve zamanlarda Dr. Vedat Bilgiç ile birlikte müzik terapi seansları gerçekleştirdik ve halen de uygulamaktayız. Daha önce de belirttiğim gibi ülkemizde istismar edilen bir alan. Müzik terapisi bireye müzik dinletmek ise en başarılı terapistler DJ’ler ve dolmuş şoförleridir! Müziğin iyileştirici etkisiyle ilgili yayımlanmış yüzlerce kaynak mevcut bundan bahsetmeye gerek duymuyorum bile, terapide kullanma konusundan bahsedecek olursak; bütün sanatla psikoterapi programlarında olduğu gibi müziği bir katalizör olarak kullanıyoruz. Bireyin konuşarak gruba dahil olmasıyla ses ve müzik üzerinden dahil olması arasında özellikle zamansal olarak çok farklılıklar mevcut. Bunda müziğin anısal belleğimizde bıraktığı izlerin payı oldukça fazla. GK: 'Düşünen Şarkılar' albümü fikri nasıl ortaya çıktı? VU: Hastanemizin servislerinden biri olan 22. Serviste derslere başladığımda beni U.B. isimli hastayla tanıştırdılar. U.B. bana besteleri olduğundan bahsetti ve birkaç tanesini seslendirdi hemen telefona kaydettim ve eseri Dr. Vedat Bilgiç’e dinlettim. İlk olarak şarkıları demo olarak kaydedip hastalara hediye etmeyi planladık daha sonra dönemin başhekimi Dr. Erhan Kurt’un projeye dahil olmasıyla demo olarak tasarladığımız albüm sosyal sorumluluk projesine dönüştü. GK: Albümdeki şarkılar ile ilgili bilgi verebilir misiniz? VU:Hastalarımızın tanılarıyla ilgili toplumda oluşan stigmaya dikkati çekmek üzere tasarlığımız bu çalışma bir projeye dönüştü. Maruz kaldıkları damgalama yüzünden hasta isimlerini kodlayarak yazabildik. Dokuz eserden oluşan albümün sözlerinin tamamı hastalara ait, hatta iki şarkının sözü ve müziği U.B. isimli hastamıza ait. Yaşanmış gerçek öykülerin izleri var albümde, anlatacak çok bir şey yok aslında, alıp dinlemek lazım.. GK: Şarkı sözlerini yazan kişilerin projenin başka aşamalarına da katkısı oldu mu? VU: Söz ve müziğin haricinde enstrümanıyla albüme katkıda bulunan bir hastamız oldu ve bu kişi Hasret isimli şarkıya çellosu ile eşlik etti. GK: Bu albüm dışında çalıştığınız hastalarla gerçekleştirdiğiniz başka projeler var mı? VU: ‘Düşünen Şarkılar’ın haricinde bir de şiir kitabımız basıldı. Editörlüğünü yaptığım ‘Anlatabilsem’ adlı kitapta yer alan bütün şiirler şu an hastanemizden hizmet alan hastalarımıza ait. GK: Gelecekte benzer projeler yapmayı planlıyor musunuz? VU: Bizler hastalık ve hastayla meşgul olurken dış etkenlerin olumsuz etkilerini es geçiyoruz. Gelecekte özellikle stigma konusunda projeler yapmayı planlıyorum. |
Volkan Uruk, müzisyen, müzik eğitmenidir ve aynı zamanda Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi’nde müzik atölyesi çalışmaları gerçekleştirmektedir.
|