GÖRSEL SANATLAR ÇALIŞMA BİRİMİ'NDEN BİR DAVET...
İsimsizİsimsizDeniz |
Sedef Kermen |
|
Başlangıçta toplantı gündemimiz bir çalışma rutini oluşturmak, teorik ve uygulamalı faaliyetlere karar vermekti. Pandemi döneminde gerçekleştirdiğimiz çevrimiçi buluşmalarımızda; özellikle kişisel motivasyonumuzu korumak ve pandemi dönemini verimli şekilde değerlendirebilmek adına bir dizi yarı yapılandırılmış sanat deneyim atölyesi gerçekleştirdik. Zorlu geçen süreçte gerçekleştirdiğimiz bu atölyelerle grup kohezyonu, ortak bir çaba için bir arada olmak ve aidiyet duygularının sürecin geçişini kolaylaştırdığını gözlemledik. Her bir atölyenin bireysel ve grup açısından bize sağladığı farkındalıkla, keşiflerle yolumuza devam etmekteyiz.
Yaşadığımız sürecin ışığında gelecek dönem çalışma takvimimizi oluşturmak istiyoruz. Etkinliklerimize katılmak isteyen derneğimizin asil ve fahri üyelerini aramızda görmekten mutluluk duyacağımızı bilmenizi isteriz.
Görsel Sanatlar Çalışma Birimi olarak kavramsal bakış açımızı ve yaklaşımımızı anlattığımız kısa metinleri de sizlerle paylaşmayı dileriz.
GÖRSEL SANATLAR'A DAİR...
Sanat, bireyin yaşadığı toplumda etrafında olup bitenlere karşı kendini farklı biçimlerde ifade edebildiği dinamik bir süreçtir (Hicks, 2004). Tarihi süreç̧ içerisinde sanatın rolü, başlangıçta görüneni olduğu gibi yansıtmakken, daha sonra Klee’nin dediği gibi “sanat görüneni vermez, onun işlevi 'görünmeyeni' görünür kılmaktır, yani düşünceyi görselleştirmektir.” (İpşiroğlu, 1993). Bu durum
bizce; sanatın ne kadar gelişime açık ve bir o kadar da vizyoner bir kavram olduğunu ifade etmektedir.
Petek Sapmaz
Sanatın ne olduğu konusuna her çağ kendi koşulları ve gereklilikleri doğrultusunda yorum yapmıştır. Buna bağlı olarak sanat kimi zaman nesnel, kimi zaman öznel bakış açısıyla ele alınmıştır. Değişen açılımlarıyla beraber sanat özü itibarıyla; nesnelliği ve öznelliği, soyutu ve somutu, duyusalı ve düşünseli birbirlerinden ayrılamayacak şekilde içinde barındırır. Sanat, sanatçının içinde yaşadığı dönem ve koşullara bağlı olarak bu diyalektik karşıtlıkları canlı bir bütünlüğe kavuşturma şeklidir.
Bu genel çerçeve içerisinde güzel/görsel sanatlar kavramıyla ilk olarak Fransızcada “beaux art” olarak karşılaşırız. Kavramın ilk motivasyonu güzel sanatların alanını, uygulamalı/zanaat alanından ayırmaktır.
Bugün, görsel sanatlar kavramı sadece resim, heykel gibi ana akım disiplinlerle ilgili değil, zanaat alanını ve çağdaş eserleri de kapsaması açısından son derece geniş ve önemli bir içeriğe sahiptir.
Başlangıçta 'güzel sanat' kavramı; görmeye dayalı resim, heykel, baskı gibi sanat dallarını; seramik, tekstil, marangozluk gibi zanaat ve uygulamalı sanat türlerinden ayırmak için kullanılmıştır. Bu dönemde resim ve heykelin estetikle bağlantısını vurgulamak amaçlanmıştır.
Daha çağdaş bir sınıflama ihtiyacı ise sanat dalının niteliği ve kullanılan tekniği de gözeterek, yüzey ve hacim sanatları olarak yeni bir sınıflama getirmiştir.
Yüzey Sanatları: Tüm iki boyutlu sanat çalışmaları, resim, duvar resmi, grafik tasarımlar, afiş, baskı sanatları, minyatür, fotoğraf vb kapsarken;
Hacim Sanatları: Heykel, seramik, tasarım objeler vb kapsamıştır.
Tekstil ve süsleme sanatları, ebru, oymacılık, dokumacılık, maden işleme, vitray gibi zanaat kapsamındaki tekniklerin sanatsal kullanımı ve bilgisayarlarla hayatımıza giren digital sanat, üç boyutlu modelleme günümüzde görsel sanatın sınırlarını hızla genişletmiştir.
SANAT VE TERAPİ ÜZERİNE
Sanat; insanla çevresi arasında denge sağlayan bir olgudur. Görsel sanatlar, hayatımızı canlı tutar, duygularımızla irtibata geçmemizi sağlar ve hassas noktalarımızı ortaya çıkarır. Görsel Sanatlar; bireyin özgünlüğünü, benzersiz kişiliğini, yaratıcı yönünü ortaya çıkarmasıyla ilgilenir. Görsel sanatlar tarafsız, yönlendirmeden uzak ve kısıtlamaları kabul etmez bir tavır içindedir.
Kimi zaman bir resim bize sözcüklerin ifade edemeyeceğinden çok daha fazlasını anlatır. C.G. Jung yaratıcılığı “bilinçdışı süreçlere bağlı olarak” ele almakta ve imajinasyonu terapötik diyalogta bir köşe taşı olarak görmektedir. Bu süreçlerin belirtilerini Jung, resimlerdeki kaotik çok yönlülükte, resimlerdeki düzende, açık ve koyunun kontrasında, sağ ve solun zıtlığında izlemektedir (Babaoğlu, 1988; Roditi, 1988 )
Sanat psikoterapisi, benlik değerindeki hasarı onarabileceği gibi, terapistin uygun geri bildirimleri ile bireyin iç görü, farkındalık ve iletişim becerisinde artış sağlayabilir. Sanat etkinlikleri, oyalanma veya bir hobi aracı değil, terapötik tedavinin bir parçası konumundadır (Killick, 1993; Killick& Schaveiren, 2003). Sanat psikoterapisi, bilinçdışında bulunan unsurların sanat yolu ile bilince ulaşmasına olanak sağlar.
Görsel Sanatlar Çalışma Birimi adına; Arzu Avşar, Aysun Aktaş, Petek Sapmaz ve Sedef Kermen.
Kaynakça:
Yaşadığımız sürecin ışığında gelecek dönem çalışma takvimimizi oluşturmak istiyoruz. Etkinliklerimize katılmak isteyen derneğimizin asil ve fahri üyelerini aramızda görmekten mutluluk duyacağımızı bilmenizi isteriz.
Görsel Sanatlar Çalışma Birimi olarak kavramsal bakış açımızı ve yaklaşımımızı anlattığımız kısa metinleri de sizlerle paylaşmayı dileriz.
GÖRSEL SANATLAR'A DAİR...
Sanat, bireyin yaşadığı toplumda etrafında olup bitenlere karşı kendini farklı biçimlerde ifade edebildiği dinamik bir süreçtir (Hicks, 2004). Tarihi süreç̧ içerisinde sanatın rolü, başlangıçta görüneni olduğu gibi yansıtmakken, daha sonra Klee’nin dediği gibi “sanat görüneni vermez, onun işlevi 'görünmeyeni' görünür kılmaktır, yani düşünceyi görselleştirmektir.” (İpşiroğlu, 1993). Bu durum
bizce; sanatın ne kadar gelişime açık ve bir o kadar da vizyoner bir kavram olduğunu ifade etmektedir.
Petek Sapmaz
Sanatın ne olduğu konusuna her çağ kendi koşulları ve gereklilikleri doğrultusunda yorum yapmıştır. Buna bağlı olarak sanat kimi zaman nesnel, kimi zaman öznel bakış açısıyla ele alınmıştır. Değişen açılımlarıyla beraber sanat özü itibarıyla; nesnelliği ve öznelliği, soyutu ve somutu, duyusalı ve düşünseli birbirlerinden ayrılamayacak şekilde içinde barındırır. Sanat, sanatçının içinde yaşadığı dönem ve koşullara bağlı olarak bu diyalektik karşıtlıkları canlı bir bütünlüğe kavuşturma şeklidir.
Bu genel çerçeve içerisinde güzel/görsel sanatlar kavramıyla ilk olarak Fransızcada “beaux art” olarak karşılaşırız. Kavramın ilk motivasyonu güzel sanatların alanını, uygulamalı/zanaat alanından ayırmaktır.
Bugün, görsel sanatlar kavramı sadece resim, heykel gibi ana akım disiplinlerle ilgili değil, zanaat alanını ve çağdaş eserleri de kapsaması açısından son derece geniş ve önemli bir içeriğe sahiptir.
Başlangıçta 'güzel sanat' kavramı; görmeye dayalı resim, heykel, baskı gibi sanat dallarını; seramik, tekstil, marangozluk gibi zanaat ve uygulamalı sanat türlerinden ayırmak için kullanılmıştır. Bu dönemde resim ve heykelin estetikle bağlantısını vurgulamak amaçlanmıştır.
Daha çağdaş bir sınıflama ihtiyacı ise sanat dalının niteliği ve kullanılan tekniği de gözeterek, yüzey ve hacim sanatları olarak yeni bir sınıflama getirmiştir.
Yüzey Sanatları: Tüm iki boyutlu sanat çalışmaları, resim, duvar resmi, grafik tasarımlar, afiş, baskı sanatları, minyatür, fotoğraf vb kapsarken;
Hacim Sanatları: Heykel, seramik, tasarım objeler vb kapsamıştır.
Tekstil ve süsleme sanatları, ebru, oymacılık, dokumacılık, maden işleme, vitray gibi zanaat kapsamındaki tekniklerin sanatsal kullanımı ve bilgisayarlarla hayatımıza giren digital sanat, üç boyutlu modelleme günümüzde görsel sanatın sınırlarını hızla genişletmiştir.
SANAT VE TERAPİ ÜZERİNE
Sanat; insanla çevresi arasında denge sağlayan bir olgudur. Görsel sanatlar, hayatımızı canlı tutar, duygularımızla irtibata geçmemizi sağlar ve hassas noktalarımızı ortaya çıkarır. Görsel Sanatlar; bireyin özgünlüğünü, benzersiz kişiliğini, yaratıcı yönünü ortaya çıkarmasıyla ilgilenir. Görsel sanatlar tarafsız, yönlendirmeden uzak ve kısıtlamaları kabul etmez bir tavır içindedir.
Kimi zaman bir resim bize sözcüklerin ifade edemeyeceğinden çok daha fazlasını anlatır. C.G. Jung yaratıcılığı “bilinçdışı süreçlere bağlı olarak” ele almakta ve imajinasyonu terapötik diyalogta bir köşe taşı olarak görmektedir. Bu süreçlerin belirtilerini Jung, resimlerdeki kaotik çok yönlülükte, resimlerdeki düzende, açık ve koyunun kontrasında, sağ ve solun zıtlığında izlemektedir (Babaoğlu, 1988; Roditi, 1988 )
Sanat psikoterapisi, benlik değerindeki hasarı onarabileceği gibi, terapistin uygun geri bildirimleri ile bireyin iç görü, farkındalık ve iletişim becerisinde artış sağlayabilir. Sanat etkinlikleri, oyalanma veya bir hobi aracı değil, terapötik tedavinin bir parçası konumundadır (Killick, 1993; Killick& Schaveiren, 2003). Sanat psikoterapisi, bilinçdışında bulunan unsurların sanat yolu ile bilince ulaşmasına olanak sağlar.
Görsel Sanatlar Çalışma Birimi adına; Arzu Avşar, Aysun Aktaş, Petek Sapmaz ve Sedef Kermen.
Kaynakça:
- Killick, K., Schaveiren, J. (2003). Sanat Psikoterapi ve Psikoz. Yelkovan Yayıncılık
- Roditi, E. (1988). Tedavide Sanat, 8. Sayı,.Eczacıbaşı İlaç Firması Yayınları
- Kermen S. (2005) Sanat Olarak oyun, Oyun Olarak Sanat İlişkisi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, (Danışman: Yrd.Doç.Dr. Şeyma Bobaroğlu
- Killick, K. (1993). Working With Psychotic Processes in Art Therapy. Psychonalytic Psychotherapy,7(1),25-38.
- Babaoğlu, A. (1988). Psikopatolojik Sanat II. Resimsel Sanat Ürünlerinin Analiz Öğeleri. Düşünen Adam Dergisi,2(3),202204
- http://acikerisimarsiv.selcuk.edu.tr:8080/xmlui/handle/123456789/9977
- https://www.pegem.net/dosyalar/dokuman/2332019084103Pages%20from%20bask%C4%B1_sanat%20e%C4%9Fitimi%20(1)-2.pdf
- dergipark.org.tr/tr/download/article-file/705400
- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/192576
- https://earsiv.anadolu.edu.tr/xmlui/handle/11421/3699?locale-attribute=en
- https://www.thoughtco.com/what-are-the-visual-arts-182706