Dans Hareket ve Sanat Terapisi Araçlarının Kanser Destek Grubundaki Kullanımı
Uzm.Psik.Dan. Fulya Kurter (Psikodramatist/ Dans hareket terapisi uygulayıcısı)
Uzm. Psk. Elçin Biçer (Psiko-onkolog/ Dans hareket terapisi uygulayıcısı)
“Yaşam belki onarılamaz ama yeniden yaratılabilir …” (Eliade, 1963)
Kanser yaşamı tehdit edebilen, tanılama sürecinde ve sonrasında, bireyde ve yakınlarında yoğun ve karmaşık duygusal tepkiler yaratan zorlayıcı bir yaşam deneyimidir. Hastada korku, öfke, yas, utanç, depresyon gibi duyguları ve hatta intihar düşüncelerini harekete geçirebilmektedir (Serlin, 2000).
Bunun yanı sıra, tedavi sürecindeki tıbbı müdahaleler zaman zaman kendilik saygısının bir parçasını oluşturan beden imajında bozulmalara yol açabilmektedir (Bredin, 1999; Burt, 1995; Carver ve ark., 1998; Defrank ve ark., 2007). Dolayısıyla bireyin psikolojik açıdan izolasyona terk edilmemesi, acılarıyla baş edebilmesi için desteklenmesi, bireyin yaşamını yeniden inşa süreci açısından kritik bir değere sahip olmaktadır. Zira kanser tanısı konmuş bireye sosyal ve duygusal destek ve yakınlık sunabilecek olan doğal ağlar; aile ve yakınlarla olan ilişkiler bu dönemde değişime uğrayabilmekte, zarar görebilmektedir. Destek grupları tam bu noktada devreye girmektedir. Çünkü bu ve benzeri yüksek stres yaratan yaşam olayları karşısında sosyal desteğin baş etmeyi güçlendirdiği bilinmektedir (Raphael, 1977; Rodin, 1980; Rodin ve Voshart, 1986; Turner, 1981).
Bu tür bir destek grubunun etkili olabilmesi ise, çalışmayı yürütecek grup liderinin yeterliliği kadar, seçilen yaklaşıma da bağlıdır. Kanserin bireyin varoluşuna yönelik tehdit duygusu ve beden üzerinden yarattığı deneyimler ve bölünmeler göze alındığında sözel ifadenin veya paylaşımların ötesine geçilmesi, ruh-beden-zihin arasındaki ayrışmayı aza indirecek, bireyin yaratıcılığını harekete geçiren yaklaşımlardan yararlanılması önemli olmaktadır. Sanat terapileri ve özellikle bunun bir parçası olan, bundan 50 yıl kadar önce psikoterapi dünyasında yerini almaya başlayan dans hareket terapisi de bu açıdan öne çıkmakta, Amerika ve İngiltere’de pek çok kanser kliniğinde örnekleri görülebilmektedir (Serlin, 2000).
Türkiye'de kanser hastalarına yönelik destekleyici sanat odaklı yaklaşımlara ilgi ve bu yaklaşımların etkinliğine dair farkındalık son yıllarda artmakta ve sahada her geçen gün daha geniş yer kaplamaya başlamaktadır. Bu açıdan, yapılan uygulamaların meslektaşlarla ve toplumla paylaşılması, bilimsel temellere dayanarak uygun şekillerde raporlanması çalışmaların gelişimi ve istikrarı açısından ayrı bir önem taşımaktadır. Buradan hareketle bu bültende Neolife Tıp Merkezi bünyesinde onkoloji hastalarına psikolojik destek ve güçlenme ortamı sunabilmek amacıyla bedeni ve dans- hareketi de iyileştirici bir araç olarak merkeze alan grubumuzla ilgili bazı özet bilgileri paylaşacağız. Bu çalışma ayrıca Dublin'de gerçekleşen 18. Uluslararası Psiko-onkoloji kongresinde de sunulmuştur.
10 HAFTALIK DANS HAREKET ODAKLI KANSER DESTEK GRUBU ÖRNEĞİ
Bu grubu, Dr. Ilene Serlin ve Dr. Marcia Leventhal yönetiminde iki yıl süren Dans Hareket Terapisi Programının bir devamı olarak süpervizyon eşliğinde Şubat-Nisan 2016 tarihleri arasında iki terapist olarak yürüttük. Temel çıkış noktamız ise, hastaları psikolojik olarak desteklemek, onların stres düzeylerini azaltmak, değişen bedenleriyle olan bağlantılarını güçlendirmek ve dolayısıyla kendilerine daha sevecen ve güvenli yaklaşabilmelerine yardımcı olabilmek olarak özetlenebilir. Bu amaçla yarı yapılandırılmış ve organik (ana göre akışkan ve esnek) bir grup tasarladık. Yöntem olarak Dans Hareket Terapisinin araçları (bedensel ısınma, kinestetik imgeleme, bireysel ve grupla doğaçlama, daire içinde dans, merkezlenme çalışmaları vb.) olmak üzere, dışavurumcu sanat terapisinin bazı tekniklerinden (resim, ritm aletleri, farklı sembol ve imgelerin yer aldığı kartlar…vb.) yönlendirilmiş meditasyon ve başta nefes olmak üzere bazı derin farkındalık (mindfullness) çalışmalarından yararlandık.
Grubu, yalnızca kliniğe başvuran değil, dışarıdan da grupla ilgilenen hastalarla yapılan ön görüşmeler sonucunda oluşturduk. Ön görüşmelerde bireyin kısa hastalık öyküsü, beklentileri hakkında bilgi alınırken, grup süreci, yaklaşım, zaman planı, devamlılık gibi temel konularda bilgi verdik. İçinde gizlilik ilkesinin de yer aldığı ilk oturumda hep beraber yeniden gündeme aldığımız bilgilendirilmiş onay formalarını imzalattık.
Bunun sonucunda yaşları 40-55 arasında değişen, farklı eğitim düzeylerinden 9 kadın üyeyle grubumuza başladık. Grup, başvuru sayısı gereği kanser türünden ve tedavi sürecinin aşamalarından bağımsız olarak oluşturuldu. İlk oturumda, ısınmadan sonra grup üyelerinin ifade ettikleri beklentiler ise şöyle özetlenebilir:
• Kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını daha yüksek sesle söyleyebilmek.
• Daima "güçlü" görünmekten vazgeçmek.
• Üslendikleri yükleri ve gereksiz sorumlulukları bırakmak.
• Bedenlerini daha çok dinlemek.
• Destek almak.
• Hareket edip; dans etmek.
Her bir oturumun 1 saat 15 dakika ile 90 dakika arasında sürdüğü, 10 oturumluk programımızı 6 üye tamamladı.
Tipik bir oturumun aşamaları; ısınma, süreç (temaların ortaya çıkması ve çalışma) ve içinde sözel veya sembolik paylaşımın yer aldığı kapanış olarak özetlenebilir. Ancak bazı oturumlarda Marcia Leventhal'ın "5 parçalı" modelinden de yararlandık.
Süreç ve bazı gözlemler:
Paylaşımların derinliğine ve açıklığına dayanarak katılımcıların kendilerini güvende hissetmesi ve ortaya koyabilmesi için en temel, birincil unsur olan yargısız terapötik ortamın sağlanabildiği gözlemlendi. Örnek: Katılımcının o günkü oturumda ona neyin iyi geldiği kadar neyin iyi gelmediğini de paylaşabilmiş olması. Şimdi ve burada olana dair yorum yapabiliyor olmaları ve en önemlisi harekete geçme süresinin oturumlar içinde azalmış olması. Katılımcıların dans hareketle kendi spontanlıklarını farkettileri gözlemlendi. Grup dansından sonraki bir ifade buna örnek olabilir; "Hiç bunların bizden çıkacağını ummuyordum/ Yıllardır hiç zıplamamışım, içimden zıplamak geliyor, zıplamak istiyorum”. Ayrıca hareketle beraber gelen imgeler; nehir, uçurum, aşk denizi gibi... Yaratıcı sürecin aktive oluşuna dair önemliydi. Bu tür imgelemelerin ortaya çıkması, iyileşmeye dair imgelemelerin de önünü açtı; şifalı sularla grupta yıkanmak gibi... Grup temalarının gelişimine bakıldığında ise, hastalığa verilen reaksiyonların şu tür bir geçiş içerisinde ifade bulduğu gözlemlendi. İlk seanslarda beklenileceği üzere "kayıp" tüm katılımcıların paylaştığı, ifade ettiği ortak öne çıkan temaydı. İlişkilerdeki kayıplar kadar bedenin bazı parçaları veya işlevlerine yönelik eksilmeler, geçmiş sağlıklı yaşamın kaybı gibi pek çok farklı kayba dair üzüntü ve yas ifadeleri ilk üç seansta hakimdi. Dördüncü ve beşinci oturumda, çevre tarafından anlaşılmamayla, ihtiyaç duydukları desteği bulamayışlarıyla ilgili olarak kızgınlık duygularının ortaya çıkışı ve ifade buluşu gözlemlenirken dans hareket aracılığıyla bazı duyguların dışavurumu gerçekleşebildi. Altıncı seanstan sonra ise, "dişiliğin” yeniden ziyaret edildiği, hatırlandığı anlar deneyimlendi. Bir grup dansında ortaya çıkan "benim saçım, benim bedenim" sloganı ise buna iyi bir örnek olabilir. Hareketsel olarak kalçaların neredeyse ilk kez devreye girdiği ve o ana kadar yeni çıkmakta olan saçlarını ya da saçsızlıklarını gizlemekten/örtmekten (tıpkı bedenlerinin diğer kısımlarını ve hatta pek çok duygularını gizledikleri gibi) birbirlerinden cesaret alarak vazgeçtikleri anlardı bunlar. Bu açılardan diğer konuşma odaklı terapilere kıyasla dans/hareket odaklı bir terapötik yaklaşımın daha kısa sürede etkin bir dönüşüm fırsatı sunduğu söylenebilir. 10 hafta süresince çalışma yaptığımız bu grupta üzüntü/kayıp/yas, öfke/hayal kırıklığı/destek ihtiyacının ifadesi ile başlayan temalar; güvenli ortamda dişiliğin hatırlanışı/örtülerden kurtulma/özgürleşme ile devam ederek son seanslarda yaşama arzusu/yaşam enerjisine dönüştü. Sandalyede minik parmak hareketleriyle terapi deneyimine başlayan grupta, katılımcıların oturumlar içinde kendi arzularıyla ayağa kalkmaları, hareketin ellerden kollara, üst bedene; oradan kalçalara ve ayaklara güçlü yada daha hafif ritmlerle yayılması; sandalye, zemin, duvarlar ve birbirleriyle destek içerisinde -kendilerinin “mantıklı” bir açıklama bulmakta güçlük çektikleri- yaşadıkları bu dönüşüm (yas’tan yaşama enerjisine), uygulayıcılar olarak bizim için de gözlemlemesi çok anlamlı bir deneyim oldu. |
Özet Değerlendirme:
Katılımcıların sözel ve yazılı geribildirimlerine dayanarak, katılımcıların ilk oturumda söyledikleri beklentiler ve grubun oluşum amacı büyük ölçüde karşılandı. Aynı zamanda sıklıkla ifade edildiği üzere hareket, an'da kalmayı güçlendirmiş ve bunu hayatlarına taşıma konusunda motivasyonları artmıştır.
“Burası özgür hissettiğim tek yer. Haftanın tek mutlu günü. Buradan aldığım enerjiyle 3-4 gün idare ediyorum. Hastalıktan sonra kaybolmuş hissediyordum; buradaymışım. Keşke haftada birkaç kez yapabilsek…”
Kohezyon, grup dışında da birbirlerini destekleme konusunda onlara güç vermiştir. Paylaşımlar grup süresinin (10 haftadan fazla) daha çok uzayabileceği yönündedir (örn. "daha yeni başladık, ısındık keşke bitmesiydi.")
Genel süreç olarak bakıldığında küçük ve yavaş hareketlerle başlamanın güvenli bir ısınma sağladığı gözlemlenmiştir. Sandalyede ve ayakta, hareketin dengesini takip etmek; hızlı veya daha yavaş hareket edebilen üyelerin ihtiyaçlarını dengeleyebilmek etkili olmuştur.
Geleceğe dönük olarak sonuçları değerlendirmenin bazı nicel veri sağlayan araçlarla desteklenmesi (umut düzeyi- beden algısı… vb.) ve temel hareket analizini dikkate alarak bir tablo üzerinden bireysel gelişim ve değişimleri takip ederek ilerlenmesi ve grup süresinin 12-16 hafta şeklinde tasarlanması planlamaktadır.
Grup sürecinde bazı üyelerin tıbbi tedaviyle beraber grubu sürdürmeye çalışması devamlılık konusunda bazı güçlükleri de beraberinde getirmiş olsa da birkaç oturumda dahi buluştuğumuz üyelerin farklı ve olumlu bir deneyimle ayrıldığını düşünüyoruz.
Bu süreçte bize güvenen tüm grup üyelerimize ve desteklerini her an hissettiğimiz eğitmenlerimiz Ilene Serlin ve Marcia Leventhal'a teşekkürlerimizle...
KAYNAKÇA:
Katılımcıların sözel ve yazılı geribildirimlerine dayanarak, katılımcıların ilk oturumda söyledikleri beklentiler ve grubun oluşum amacı büyük ölçüde karşılandı. Aynı zamanda sıklıkla ifade edildiği üzere hareket, an'da kalmayı güçlendirmiş ve bunu hayatlarına taşıma konusunda motivasyonları artmıştır.
“Burası özgür hissettiğim tek yer. Haftanın tek mutlu günü. Buradan aldığım enerjiyle 3-4 gün idare ediyorum. Hastalıktan sonra kaybolmuş hissediyordum; buradaymışım. Keşke haftada birkaç kez yapabilsek…”
Kohezyon, grup dışında da birbirlerini destekleme konusunda onlara güç vermiştir. Paylaşımlar grup süresinin (10 haftadan fazla) daha çok uzayabileceği yönündedir (örn. "daha yeni başladık, ısındık keşke bitmesiydi.")
Genel süreç olarak bakıldığında küçük ve yavaş hareketlerle başlamanın güvenli bir ısınma sağladığı gözlemlenmiştir. Sandalyede ve ayakta, hareketin dengesini takip etmek; hızlı veya daha yavaş hareket edebilen üyelerin ihtiyaçlarını dengeleyebilmek etkili olmuştur.
Geleceğe dönük olarak sonuçları değerlendirmenin bazı nicel veri sağlayan araçlarla desteklenmesi (umut düzeyi- beden algısı… vb.) ve temel hareket analizini dikkate alarak bir tablo üzerinden bireysel gelişim ve değişimleri takip ederek ilerlenmesi ve grup süresinin 12-16 hafta şeklinde tasarlanması planlamaktadır.
Grup sürecinde bazı üyelerin tıbbi tedaviyle beraber grubu sürdürmeye çalışması devamlılık konusunda bazı güçlükleri de beraberinde getirmiş olsa da birkaç oturumda dahi buluştuğumuz üyelerin farklı ve olumlu bir deneyimle ayrıldığını düşünüyoruz.
Bu süreçte bize güvenen tüm grup üyelerimize ve desteklerini her an hissettiğimiz eğitmenlerimiz Ilene Serlin ve Marcia Leventhal'a teşekkürlerimizle...
KAYNAKÇA:
- Bredin, M. (1999). Mastectomy, body image and therapuetic message: A qualitative study of women's experience. Journal of Advanced Nursing, 29(5), 1113-1120.
- Burt, K. (1995). The effects of cancer on body image and sexuality. Nursing Times, 91(7), 36-37.
- Carver, Pozo-Kaderman, Price, Noriega, Harris, Derhagopian, Robinson, & Moffatt. (1998). Concern about aspects of body image and adjustment to early stage breast cancer. Psychosomatic Medicine, 60, 168-174.
- DeFrank, J., Mehta, C. C., Stein, K., & Baker. (2007). Body image dissatisfaction in cancer survivors. Oncology Nursing Forum, 34(3), 625-625.
- Eliade, Mircea. Myth and Reality. W. Trask, New York: Harper and Row, 1963.
- Serlin, I. A. (2000). Supportive/expressive psychotherapy groups for women with breast cancer: Incorporating imagery and movement as arts medicine. The California Psychologist, 33(3), 26.