“KEŞİFLERLE DOLU BİR YOLCULUK''
Esra Çubuk
Büyüleyici yolculuğum Güzel Sanatlar Fakültesinde, Resim Bölümü’nde okurken başladı. Karakalem atölye derslerinde çizim yaparken, geçmişte tam anlamıyla çözemediğim konular birden aklıma gelir, çizgileri koparmadan çizerken o çizgi boyunca aklıma gelen yarım olaylar çözülüverirdi. Bunu bölümümde okurken keşfetmiştim. Bu yönü ile resim benim için adeta sihirli bir çözüm yolu bulma aracı oluvermişti. Tam anlamıyla sezgisel olan bu yöntemi tanımlayamadığım ve yaşadığım heyecanı bir yol, yöntem gibi anlatırken ‘Sanatla Terapi ve Yaratıcılık Eğitimi’ adı altında akademik bir eğitim olduğunu Uludağ Üniversitesi Psikoloji Bölümünden Öğretim Görevlisi bir arkadaşımın tavsiyesiyle ilk kez duymuştum. Bunun üzerine hemen başvuru yaptım. Mülakata gittiğim günkü, duygularım ve düşüncelerim dün gibi aklımda… Yıllarca sürecek olan bambaşka bir serüven başlamıştı. Bugüne kadar yaşantımdan getirdiğim deneyimler ve farklı disiplinlerden almış olduğum eğitimlerden gelen inanç kalıplarını sorgulatan, sadeleştiren içselleştirdiğim bir yaşantıya dönüştüğünü fark ettim. Sanatın iyileştirici gücü ile evrilme kendiliğinden olmuştu. Süreçte yaşadığım en büyük zorluk Sanatla Terapi ve Yaratıcılık eğitimini, Eğitim Bilimlerinde nasıl bir yere koyacağımı bulamamış olmaktı. İleriki dönemlerde ise; bu sorununun pek de cevabının olmak zorunda olmadığını, süreci deneyimlememin önemli olduğunu fark edince anladım. Süreçte kazandığım esneklik ise, belirsizlik karşısındaki duruşum oldu. Üzerine geçen zaman ve deneyimlerle şimdi tekrar dönüp baktığımda her şeyin nasıl da ‘kendiliğinden’ yerine oturduğunu, doğru çizgilerle sağlam desenler oluşturduğu görebiliyorum. Eğitimde sanatla terapi ve yaratıcılık formasyonu merceğiyle; en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı önce insan olarak merkeze almak, eğitim adı altında kırmadan, eğmeden, bükmeden özgünlerini korumalarına alan açmanın yarattığını değer belki de en büyük kazanımımız oldu. Farklılıklarımıza güvenip, onun özgünlüğümüz, bizi biricik yapan yanımız olduğunu keşfedince acı veren estetik kaygının yerine açılan güvenli yaratıcı alanı öğrencilerimle paylaşarak onların eğitim ve öğrenimlerindeki gelişimlerini açıkça izleyebiliyoruz. Daha önce hiç yaşamadığımız koronavirüs pandemisiyle bilinmeyen zamanlardan geçiyor, sanatın iyileştirici gücüyle belirsizlikle uğraşmanın zorluklarını deneyimliyor, öğrenmeye devam ediyoruz. Bergson'un ‘Sanat bir icattır’ sözünden aldığım ilhamla bu dönemde en çok ihtiyaç duyduğumuz bilişsel esnekliğimizi geliştirecek yeni yaratıcı yollar inşa edebilmemiz olacaktır. Saygılarımla… Esra Çubuk |