KİTAP TANITIM
SOY SENDROMU KUŞAKAŞAN TERAPİ ve SOYAĞACINDAKİ GİZLİ BAĞLANTILAR Engin ÇOLAK “Soy Sendromu” kitabının yazarı 1919 doğumlu Fransız psikodramatist ve analist Anne Ancelin-Schutzenberger. Psikoloji ve psikoterapi alanında doktora sahibi olan ünlü yazar, yirmi yıl boyunca Sosyal ve Klinik Psikoloji Laboratuvarı'nı yönettiği Nices Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmıştır. Kitabı Türkçe’ye kazandıran isim ise psikiyatrist, psikodramatist ve dans hareket terapisti Doç. Dr. İnci Doğaner. Yayınlandığı 1998 yılından beri tüm dünyada psikojenealojinin en temel referans kitaplarından birisi olan kitapta Schützenberger, akademik araştırmalarının yanı sıra, psikodramatist ve analist olarak sahip olduğu derin deneyimi kullanarak nesiller arası bağlantıları, aile sırları, yıldönümü sendromu, travma aktarımı gibi kavramlar üzerinden paylaşırken, bunların hayatımızadaki olumsuz etkilerinden kurtulmanın yollarını klinik örneklerle anlatıyor. Birçok farklı dile çevrilen kitap, ruh sağlığı alanında çalışan profesyoneller için temel bir referans kitabı niteliği taşıyor. Seksenli yıllarda gelişen psikojenealoji disiplini, aile üyeleri arasındaki bağların ve psikolojik sorunlara yol açabilecek önemli olayların yer aldığı bir genogram (soy ağacı) oluşturulup sistemik bir yaklaşımla analiz edilerek kuşaktan kuşağa geçen ve tekrarlayan sorunların tespit edilmesini mümkün kılıyor. Halk arasında “dedesi erik çalmış torunun dişi kamaşmış” şeklinde ifade bulan, atalarımızdan gelen borçlarımız, eğer ödenmez ise torunlarımız için de sorun yaratmaya devam ettiği prensibini anlatıyor. Terapi süreci sıkıntı çeken kişinin özgürleştirilmesine ve gelecek kuşaklarda yeni bir kirlenmeyi önlemek için bu olumsuz ve sınırlayıcı psikolojik mirasın bulaşma döngüsünü kırmanın yollarını araştırmaya odaklanıyor. Schützenberger kitapta aile zincirine bağlı kuşaklar olarak atalarımızın ilk kez yaşadıkları olayların ve travmaların kuşak aşan bir karma oluşturarak kendi yaşamlarımızda seçim şansımızı nasıl sınırlandırabildiğini ve bizi tekrar nasıl ziyaret ettiklerini ortaya koymayı hedeflemiş. Kitap, yazarın danışanlarının kendi yaşamları ile atalarının yaşamları arasındaki paralellikleri keşfederek ve anlayarak görünüşte irrasyonel olan korkularını, psikolojik ve hatta fiziksel güçlüklerini nasıl çözdüklerini gösteren etkileyici vaka çalışmaları içeriyor. Schutzenberger kendi yönteminde genogramı, genososyograma dönüştürüyor. Yazar geçmişteki önemli bir olayın ya da korkunç bir trajedinin yıldönümü tarihinin genellikle bilinçdışı hafızada saklandığını ve sonraki nesilleri farklı şekillerde etkilediğini anlatıyor. Buna göre yıldönümü tepkileri sadece tarih ve davranışlardaki çarpıcı tesadüfler değil, aynı zamanda sağlık sorunları, benzer kazalar ve nesiller arasında herhangi bir makul açıklama olmaksızın tekrarlayan ölüm yaşları ve tarihleri olarak ortaya çıkıyor. Sorun, bizim bilemediğimiz bir şekilde bitmemiş durumları, kapanmamış çemberleri ve atalarımızdan miras kalan duygusal yükleri yeniden yaşamamızdan ileri geliyor. Bize çözülmek için tekrar tekrar gelen bu sorunları fark ederek onları yeniden çözdüğümüzde bu döngüyü kırılarak kuşak aşan aktarımı sona erdirmiş oluyoruz. Kitapta yer alan vaka örneklerinden çok etkilendim. Vakaların hikayelerini ve günümüzde meydana gelen durumların nedenlerinin önceki kuşakların hikayelerinde nasıl ortaya çıktığını okurken hayrete düştüm. Schützenberger’in sunduğu vakaları okurken bu yaşadığım yaşamın ne kadarı bana ait, ne kadarı atalarıma ait diye kendime sormadan edemedim. Bir yandan da terapistlerin bu alanda çalışmalarının toplum sağlığı açısından ne kadar gerekli ve önemli olduğunu tekrar idrak ettim. Yaşama bu farkındalık ve bilinçle bakmak insana ağır bir sorumluluk yüklüyor. Hem geçmişin, atalarımızın, hem de geleceğin, çocuklarımızın ve gelecek nesillerin sorumluluğu. Geçmişten bize miras kalan sorunları çözerek aynı zamanda çocuklarımızın ve onların çocuklarının da hayatlarını iyileştirmiş oluyoruz. Bizim yapacağımız hataların bedelini ise ileride çocuklarımız veya torunlarımız ödeyebiliyor. Bu farkındalık ise bana kendime karşı daha hoşgörülü olmamı ve kendimi daha çok önemsemem gerektiğini hatırlatıyor. |
SOY SENDROMU KUŞAKAŞAN TERAPİ ve SOYAĞACINDAKİ GİZLİ BAĞLANTILAR
|