SANAT PSİKOTERAPİSİNDE ETİK KONULAR
Sanat Psikoterapileri Derneği Başkanı, Nurhan Eren, PhD Sanat psikoterapisinin kökeninde var olan iki alan: sanat ve psikoterapi, sanat psikoterapi tanımlarını da değiştirmektedir. Bu tanımlamalar; sanat yapma süreci (art-making process) olarak doğrudan sanatın kendisine veya terapide sanat (art in therapy) olarak sanatı terapötik bir araç olarak kullanmaya odaklanabilir. Genel anlamda sanat psikoterapisi, görsel, işitsel, dokunsal birçok yolla kişinin kendini ifade etmesinin aracı olarak sanat yapma ve sanatı kullanma yoluyla uygulanan bir tedavi ve psikoterapi metodudur. Genellikle karmaşık ve yoğun duygular için hem bir çıkış bulmayı ve sözlü ifade edilmelerine olanak sağlamayı hem de kendi içinde öz-farkındalık geliştirme ve büyümeyi teşvik etmeyi amaçlar (1). Ülkemizde sanat terapisinin kullanımı; ruh sağlığı alanında, genel hastanelerde, özel eğitim gereksinimi olan çocuk ve ergenlerde, otizm ve davranış sorunu gösteren kişilerde ve daha birçok alanda, psikolog, hemşire, sosyal çalışmacı, öğretmen, sanatçı ve daha bir çok meslek grubu arasında giderek yaygınlaşmakta, son yıllarda yurtdışında sanat terapisi eğitimi almış profesyonellerin sayısı artmaktadır. Ancak halen, Türkiye’de sanat psikoterapi eğitiminin kurumsal ve sanat psikoterapistlerinin devlet tarafından tanımlı ve yetkilendirilmiş olmaması, neredeyse bu alanı herkesin kullanımına açık hale getirmektedir. Oysa ki bir hizmet alanını; sorumluluk ve yetki sınırlarının belirlenmiş olması, uygulayıcılarının eğitim ve uzmanlığı, dayandığı bilimsel temeller ve uygulama yöntemlerinin varlığı meslek yapar. Bir mesleğin geçerliliğini ve saygınlığını ise bilimsel temellerde etik ilkelere bağlı olması belirler. Dünyada bir meslek olarak tanımlanmış, eğitim ve uygulamaları belli standartlara bağlanmış bu alanın ülkemizdeki uygulamalarında, bu anlamda ciddi eksikliklerin varlığından söz edilebilir. Bu eksiklikleri gidermek üzere 2012 yılında İstanbul’da kurulan Sanat Psikoterapileri Derneği, “Uygulama, Mesleki Standartlar ve Etik Komisyonu” oluşturarak bu konuda ülkemize özgü özellikleri ve evrensel ilkeleri dikkate alarak, meslek standartlarını ve etik ilkeleri oluşturmak üzere çalışmalar yürütmektedir. Bu yazı, sanat terapileri alanında etik konusunun önemine değinerek bu alanın sınırlarını oluşturmaya yönelik çabalar için önsöz niteliğindedir. Etik Nedir? Etik, insanlar arasındaki ilişkilerin temelinde yer alan değerleri araştıran bir felsefe dalıdır. Kökeni Yunanca ethos (töre, gelenek, alışkanlık) sözcüğünden gelmektedir. Etik ile ilişkili bazen de etik yerine kullanılan ahlak (moral) ise, toplumlarda zaman içinde gelişen değerleri tanımlar. Değerler, insanların tutum ve davranışlarına ilişkin benimsenen içsel beğeni ve onaylardır. Bu anlamda etiği, insan eylemleri üzerinde değer yargıları üretmenin sistematik yolu olarak düşünebiliriz. Kuramsal ahlak olarak da görülen etik, mutlak iyi ve mutlak kötü gibi evrensel değerlerin olup olmadığını, iyinin ve kötünün özünü, kaynağını araştırır (2,3). Her insan uğraşı gibi her meslek de en iyiye ve faydalıya ulaşmak üzere bazı etik ilkeler/etik kodlar geliştirir. Bu etik ilkeler içinde en temel olanı insana saygıdır. Bu ilke, her insana benzersiz bir birey olarak değer verilmesini gerektirir. Diğer ilkeler bu temel ilkeden türerler. Bunlar otonomi, iyiyi yapma, zarar vermeme, gerçeği söyleme, adalet, gizlilik, verdiği sözü ve görevlerini yerine getirmedir. Etik ilkeleri geliştirme ve etik davranışı belirlemede çok sayıda etik düşünme yolu vardır. Teolojik ve Deontolojik teoriler bu yolların en sık kullanılanıdır. Teolojik teoriler, herhangi bir eylemin değerini, o eylemin sonuçlarına bakarak belirler. Bu teoriler içinde en fazla bilinen, yararlılık teorisidir. Deontolojik teoriler ise, herhangi bir eylemin değerini, o eylemin sonuçlarından daha çok, eylemin arkasındaki iyi istence bağlar. Deontolojik yaklaşımlar, görev ve zorunluluklara odaklandığı için mesleki etiğin büyük kısmını belirler (5). Sanat psikoterapisinde etik konular Etik teori ve ilkeleri anlama, sanat psikoterapistlerinin karşı karşıya kaldığı değer sorunlarına karar vermede yararlı bir rehber gibidir. Sanat psikoterapisi alanında etik düşünme ve davranma üç konuda öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi; terapistin hastaya/danışana karşı sorumluluklarıdır. Bu aşamada terapistin danışanı bilgilendirmesi, çalışma sürecini; yararlarını ve sınırlılıklarını açıklaması, hastanın beklentilerini ve ne bekleyebileceğini birlikte tanımlaması, sanat psikoterapi süreciyle ilişkili olarak ortaya çıkabilecek olası riskleri paylaşması, sanat çalışması yoluyla açığa çıkan bilgi ile ilişkili gizlilik ve mahremiyeti ve bunun sınırlarını konuşması, diğer tedavi ekibiyle hasta dosyalarını paylaşma konusunda izni olup olmadığını belirlemesi, kendi eğitimi ve uzmanlığı hakkında doğru bilgilendirmesi, ücret, yer, zaman, bitiş gibi diğer konularda belli bir anlaşma sağlaması, hastaya/danışana karşı yerine getirmesi gereken etik sorumluluklarıdır. İkincisi; sanat çalışmasının (artworks) haklarıdır. Öncelikle sanat çalışmasının özerkliği, kişiye özgü ve bağımsız oluşunun kabulü ve sanat terapistlerinin danışanın yarattığı sanat ürünlerine saygılı olması, sanat terapisinin adeta özünü oluşturur. Danışanın yarattığı ürünlere eleştirel ve yargılayıcı bir bakış, en iyi durumda düzeltmeye çalışma, bu çalışmanın kendiliğindenliğini ve güvenilirliğini bozacaktır. Burada ağır hastalarla çalışırken kullanılan “yapılandırılmış sanat psikoterapisi” kastedilmemektedir. Sanat ürününe karşı saygıyı etkileyen bir diğer önemli konu da yaratılan ürünlere getirilen yorumlardır. Sanat ürünlerinin bir teşhis amaçlı kullanılması, hastanın en derin yaşantılarını yansıtan imajların diğer ekip üyelerine sunulması veya birlikte yorumlanması, ya da sanat ürünlerinin sergilenmesi etik ikilemler yaratan konulardır. Bu noktada sanat psikoterapisinin “danışan, sanat ürünü ve terapistten” oluşan üç parçalı (üçüz) doğası, yorumun yapılabileceği yeri, zamanı, sınırlarını ve parçalarını gösterir. Ürünü yaratanın olmadığı yerde yorumun sınırlılığı, imajların, danışan ve terapistin birlikteliğinde anlam kazanması sanat ürününe gösterilen saygının bir göstergesidir. Psikoterapide sanat ürünlerine yaklaşımda önemli bir diğer konu da, video, teyp, fotoğraf kayıtları ve sanat dökümanlarının saklanması konusudur. Birçok sanat terapistinin bu ürünlerin saklanması ve depolanması konusunda kafası karışıktır. Eğitim, sunum veya süreci sonradan değerlendirme amacı içeren kayıtların nasıl saklanacağı ve kullanılacağı danışanla birlikte ve bazen danışana rağmen onu koruyacak biçimde ele alınmayı gerektirir. Üçüncüsü ise; sanat psikoterapistlerinin kendi eğitim ve gelişimleri; süpervizyon, kendi terapi süreçleri ve kendi ürünlerine karşı geliştirilmesi gereken etik ilkelerin belirlenmesi alanıdır. Belli kriterlere uygun kuramsal ve uygulamalı eğitim almış, belli hasta gruplarına yönelik bilgi ve deneyim kazanmış, ayırdedici tanılamayı yapabilen, süpervizyon almış ve belli bir süre kendi sanat ürünleri üzerinde çalışarak karşıaktarım duygularını incelemiş olmalıdır. Terapist ve danışan arasındaki ilişkide profesyonel mesafeyi korumak, hastayı kötüye kullanmamak ve terapistin sanatçı ve terapist olarak ikili rolünün sınırlarını oluşturmak da sanat terapistlerinin önemli sorumlulukları arasındadır. Dünyada kabul edilen sanat terapi etik kodlarından bazı örnekler İngiltere’de 1964 yılında bir grup sanatçı ve terapist tarafından kurulan “ İngiliz Sanat Terapistleri Derneği (The British Association of Art Therapists -BAAT)) sanat terapistleri için bir profesyonel organizasyon olarak meslek standartlarını ve etik kodları oluşturmuştur. (http://www.baat.org/ethics.html) İngiltere’de sadece Sağlık Meslekleri Konseyi’ne (Health Professions Counci) kayıtlı sanat terapistleri ve psikoterapistleri bu mesleği uygulayabilir. Amerika’da ise Margaret Naumburg ve Edith Kramer öncülüğünde gelişen sanat terapisi, 1969’yılında kurulan Amerikan Sanat Terapi Derneği (American Art Therapy Association) ile meslek üyeleri için standart ilkeler ve etik kodları oluşturmuştur. (http://www.arttherapy.org/aata-ethics.html) 1994 yılında kurulan Uluslararası Dışavurumcu Sanat Terapisi Derneği’de (The International Expressive Arts Therapy Association -IEATA) dışavurumcu sanat terapilerinin gelişimini ve uygulama standartlarını geliştirmiş ve etik kodları oluşturmuştur. http://www.ieata.org/reat-ethics.html Bu alanda çeşitli ülkelerde kurulan dernek ve birlikler de benzer çalışmaları yürütmekte ve iyi mesleki uygulamaları sağlamak ve desteklemek üzere standartlara ve etik ilkelere yönelik kodlar geliştirmektedir. Ülkemizde de Sanat Psikoterapileri Derneği öncülüğünde, sanat psikoterapisi alanında eğitim ve uygulama yapan uzmanların uyması gereken etik ilkelerin oluşturulması çalışmaları sürdürülmektedir. Kaynaklar
|