SANATIN GÜCÜ: Sanatın Onkoloji Hastanesi Çalışanlarının Stresini Azaltmadaki Rolü “Sanatsal Bir Uygulama Örneği”
Doç.Dr. Aygül Aykut, Erciyes Üniversitesi GSF, Resim Bölümü Öğr. Gör.
Görsel sanatların dili renkler, şekiller, çizgiler ve görüntülerden oluşur ve bizimle kelimeler olmadan konuşur. Sanat tedavi ise sözel olmayan sanatın dilini kişisel gelişim, iç görü ve dönüşüm için kullanan bir yaklaşım sunar. Kısaca o içimizdeki düşüncelere, duygulara, duyumlara uzanan, dış dünya ve deneyimlerimizi bağlayan bir yoldur. Bireysel ifade yoluyla yaşamı zenginleştirilen anlamlar yaratmamıza yardımcı olur.
Sanat tedavi ilişkisel olarak yeni bir alan olmasına karşın sanat yapmanın tedavi biçimi olarak kullanılması çok eskilere dayanır ve sanat yapmak tedavi yöntemlerinin en eski biçimlerinden biridir. Son yıllarda bizler sanat yapmanın kişisel gelişim, kendini ifade, dönüşüm ve sağlıklı yaşam için faydaları yeniden keşfettik. Pek çok insan çetrefilli işler ya da yaşamlarındaki problemleri aşmak için sanat yapmanın sakinleştirici etkisini, gerilimlerini azalttığını keşfetti. Diğerleri ise hayal etmenin nasıl sorunları çözme ve gücünü serbest bırakma ya da duygularını boşaltmaya yardımcı olabildiğini deneyimlediler. Hatta kayıpların yarattığı sarsıntıları ya da yıkıcı deneyimlerden tutunda ağrıları azaltma ve diğer fiziksel belirtileri sağaltmada onu kullandılar.
Benim çalışmam ise özellikle onkoloji hastanelerinde stres altında görev yapan sağlık çalışanlarının strese bağlı bu tür etkilerin görsel imajlar yoluyla azaltılmasına yönelik bir örnek olay niteliğindedir. Bu çalışmanın temeli Laws, rubino, Luksyte, Perry ve diğerleri gibi araştırmacıların sağlık çalışanlarının sıklıkla yıkıcı sahnelere maruz kaldıklarına ilişkin araştırmalar ve çalışanların maruz kaldıkları ortamda bu gerginliği sağaltan imajların olumlu etkilerine odaklanmaktadır. Hastalara hizmet sunan uzman sağlık çalışanları, doktorlar, hemşirelerden oluşur ve bunlar hastanın iyileşmesinde, tedavide bir bütün oluştururlar. Sağlık uzmanlarının sağlığı ve zihinsel baskılarının azaltılması genel olarak iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendirir. Bu alanda oluşturulacak sanat yapıtları yani yeni duyum oluşturacak görüntülerin olumlanarak yeniden çağırılması fikri uzmanların duygularını dönüştürme yolunda bize yaratıcı ve faydalı bir yön kazandırabilir.
Bu bilgiler ışığında Şahinur Dedeman Kemik İliği Nakil Hastanesi için hazırladığım projede eserlerin en az hastalarda için olduğu kadar özellikle sağlık çalışanlarında maruz kalınan sancılı süreçlerin görsel dönüşümle olumsuz etkilerin sağaltılabileceği bir duruma evrilmesi amaçlanmıştır. Hastane binasının girişinden, bekleme salonuna dek hastaların yattığı diğer dört kat belirli içeriklerle oluşturulan 63 adet çalışma ile donatılmıştır. Çalışmalarda kullanılan teknik hijyenik şartlara uygum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Projeye başlamadan önce uzman çalışanlardan görüşleri alınmış ve alanlarında yer alması planlanan görsellerden beklentileri görüşmeler yoluyla tespit edilmiştir. Sanat çalışmaları oluştururken yerel ve kültürel ögeler ile toplumsal içerik göz önünde bulundurulmuştur. Çalışmaların sanatsal değerleri yanında ruhsal iletişim açısından sağlayacağı değerler temel alınmıştır. Bunun için çalışmalarda çarpıcılık ve algı yönelmesi, odaklanma ve hayal gücüne yönelme ile yaratıcı hikaye oluşturma gibi nitelikler yaratacak sembolik unsurlardan yararlanılmıştır. Şekil, çizgi, renk, doku gibi kompozisyon öğeleri bazen soyut bazen de somut öğelerde belirginleşmiştir. Ancak izleyicilerin kompozisyonda ne olduğundan çok bu görüntünün ne düşündürdüğüne ya da neyi hayal ettirdiğine odaklanılması amaç edinilmiştir. Bu nedenle yapıttaki görüntünün parça bütün ilişkisinde soyuttan somuta doğru kolay anlaşılabilir yapısı yanında teknik bağlamda kullanılan malzemenin merak uyandırıcı nitelikte olması sağlanmıştır.
Bu yaklaşımı seçmedeki ilk amaç şekiller, dokular ya da görüntü yaratmada kullanılan unsurların stresi azaltmadaki etkisini bizzat çalışanın zihninde uyandırdığı anlamla ölçmek, diğer amacım ise sanat tedavi ve sanat yapıtlarının rehberliği arasındaki görsel ilişkiyi ortaya koymaktır. Ancak bu durumda görsel imajların olumlu etkisini görmek mümkün olmuştur. Ayrıca bu proje yöntem olarak eylem içinde öğrenme ve bir durum çalışması niteliğinde gelişmiştir.
Erciyes Üniversitesi Kemik İliği nakli ünitesi giriş katıyla birlikte dört kattan oluşmaktadır. Proje için öncelikle hastanenin mimari planı çıkartılarak hangi alanların daha etkili bir şekilde kullanabileceği tasarlanmıştır. Bunun için bütün alan çeşitli açılardan fotoğraflanmıştır.
Hastanenin giriş kapısı geniş bir bölümle bekleme odasına ve muayene koridorlarına açılmaktadır. Bunun için hastaların girişten itibaren hangi alanları kullandıkları ve sağlık çalışanlarının projeden beklentileri önem kazanmıştır. Tüm bu etkenler göz önünde bulundurularak hasta ve çalışanların etkileşimlerinin güçlü olduğu bazı noktalar belirlenmiştir. Bu noktaların ortak duygu alanı oluşturacak şekilde hem hasta hem de çalışanlar için değerli mesajlar iletecek ve dikkat-duygu durumlarını belirli ölçüde dengede tutacak alanlar olmasına karar verilmiştir. Hastaların ve sağlık çalışanlarının bakış açılarının değiştiği bazı noktalarda hem hastaların hem de çalışanların beklenti düzeyleri yapılan örnek çalışmalar katalogu ile birlikte yeniden değerlendirilmiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda, giriş katındaki ilk girişteki küçük salona neredeyse bütün duvarı kaplayacak ölçülerde bir ana tema resmi planlanmıştır. Bu resmin aşağı bölümünde ve 1/5 inde yer alan, Kayseri’nin belirgin kültürel mimari özelliğini taşıyan özelliklerle zenginleştirilen bir manzara yukarıda kalan bölümüne dek bir gökyüzü ve orada güneşe doğru özgürce uçan kuşlar yer almıştır. Kuşlar perspektif yardımıyla soyutlanırken bazı kaligrafik öğeleri çağrıştırması sağlanmıştır (resim 1).
Sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları diğer bir yıpratıcı etki ölümle yüzleşen hasta ve yakınlarının duygularının kolektif bilinç yoluyla oluşturduğu etkilerdir. Bu durum sağlık çalışanlarında içsel bir hesaplaşmaya yol açabilmektedir. Bu nedenle sebebini anlayamadığımız olaylara bakış açımızın analitik düzeyden sentetik bir düzeye ya da anlatıma dönüştürülerek sağaltılması gerekmektedir. Bu nedenle hemşire bölmesinin karşısındaki duvarlara hem içinde bulunduğumuz kültürün manevi değerlerine vurgu yapan ve pozitif düşünceleri harekete geçirecek temalar arayışına girilmiştir. Sufizmin sembolik dili ve ortak kültürel mirasımızda Hz. Mevlana’nın yarattığı etkiden faydalanma yoluna gidilmiştir. İkilikten birliğe temasını onun imgesinde canlanan aşk metaforu ile yoğurup, “Elife Saygı” serisinde birleştirilmiştir. Projede Elif bireyin her durumda mücadelesine ve ayakta kalışına, dünyadaki kaçınılmaz bir ortak paydaya işaret etmektedir.
Sanat tedavi ilişkisel olarak yeni bir alan olmasına karşın sanat yapmanın tedavi biçimi olarak kullanılması çok eskilere dayanır ve sanat yapmak tedavi yöntemlerinin en eski biçimlerinden biridir. Son yıllarda bizler sanat yapmanın kişisel gelişim, kendini ifade, dönüşüm ve sağlıklı yaşam için faydaları yeniden keşfettik. Pek çok insan çetrefilli işler ya da yaşamlarındaki problemleri aşmak için sanat yapmanın sakinleştirici etkisini, gerilimlerini azalttığını keşfetti. Diğerleri ise hayal etmenin nasıl sorunları çözme ve gücünü serbest bırakma ya da duygularını boşaltmaya yardımcı olabildiğini deneyimlediler. Hatta kayıpların yarattığı sarsıntıları ya da yıkıcı deneyimlerden tutunda ağrıları azaltma ve diğer fiziksel belirtileri sağaltmada onu kullandılar.
Benim çalışmam ise özellikle onkoloji hastanelerinde stres altında görev yapan sağlık çalışanlarının strese bağlı bu tür etkilerin görsel imajlar yoluyla azaltılmasına yönelik bir örnek olay niteliğindedir. Bu çalışmanın temeli Laws, rubino, Luksyte, Perry ve diğerleri gibi araştırmacıların sağlık çalışanlarının sıklıkla yıkıcı sahnelere maruz kaldıklarına ilişkin araştırmalar ve çalışanların maruz kaldıkları ortamda bu gerginliği sağaltan imajların olumlu etkilerine odaklanmaktadır. Hastalara hizmet sunan uzman sağlık çalışanları, doktorlar, hemşirelerden oluşur ve bunlar hastanın iyileşmesinde, tedavide bir bütün oluştururlar. Sağlık uzmanlarının sağlığı ve zihinsel baskılarının azaltılması genel olarak iş sağlığı ve güvenliğini ilgilendirir. Bu alanda oluşturulacak sanat yapıtları yani yeni duyum oluşturacak görüntülerin olumlanarak yeniden çağırılması fikri uzmanların duygularını dönüştürme yolunda bize yaratıcı ve faydalı bir yön kazandırabilir.
Bu bilgiler ışığında Şahinur Dedeman Kemik İliği Nakil Hastanesi için hazırladığım projede eserlerin en az hastalarda için olduğu kadar özellikle sağlık çalışanlarında maruz kalınan sancılı süreçlerin görsel dönüşümle olumsuz etkilerin sağaltılabileceği bir duruma evrilmesi amaçlanmıştır. Hastane binasının girişinden, bekleme salonuna dek hastaların yattığı diğer dört kat belirli içeriklerle oluşturulan 63 adet çalışma ile donatılmıştır. Çalışmalarda kullanılan teknik hijyenik şartlara uygum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.
Projeye başlamadan önce uzman çalışanlardan görüşleri alınmış ve alanlarında yer alması planlanan görsellerden beklentileri görüşmeler yoluyla tespit edilmiştir. Sanat çalışmaları oluştururken yerel ve kültürel ögeler ile toplumsal içerik göz önünde bulundurulmuştur. Çalışmaların sanatsal değerleri yanında ruhsal iletişim açısından sağlayacağı değerler temel alınmıştır. Bunun için çalışmalarda çarpıcılık ve algı yönelmesi, odaklanma ve hayal gücüne yönelme ile yaratıcı hikaye oluşturma gibi nitelikler yaratacak sembolik unsurlardan yararlanılmıştır. Şekil, çizgi, renk, doku gibi kompozisyon öğeleri bazen soyut bazen de somut öğelerde belirginleşmiştir. Ancak izleyicilerin kompozisyonda ne olduğundan çok bu görüntünün ne düşündürdüğüne ya da neyi hayal ettirdiğine odaklanılması amaç edinilmiştir. Bu nedenle yapıttaki görüntünün parça bütün ilişkisinde soyuttan somuta doğru kolay anlaşılabilir yapısı yanında teknik bağlamda kullanılan malzemenin merak uyandırıcı nitelikte olması sağlanmıştır.
Bu yaklaşımı seçmedeki ilk amaç şekiller, dokular ya da görüntü yaratmada kullanılan unsurların stresi azaltmadaki etkisini bizzat çalışanın zihninde uyandırdığı anlamla ölçmek, diğer amacım ise sanat tedavi ve sanat yapıtlarının rehberliği arasındaki görsel ilişkiyi ortaya koymaktır. Ancak bu durumda görsel imajların olumlu etkisini görmek mümkün olmuştur. Ayrıca bu proje yöntem olarak eylem içinde öğrenme ve bir durum çalışması niteliğinde gelişmiştir.
Erciyes Üniversitesi Kemik İliği nakli ünitesi giriş katıyla birlikte dört kattan oluşmaktadır. Proje için öncelikle hastanenin mimari planı çıkartılarak hangi alanların daha etkili bir şekilde kullanabileceği tasarlanmıştır. Bunun için bütün alan çeşitli açılardan fotoğraflanmıştır.
Hastanenin giriş kapısı geniş bir bölümle bekleme odasına ve muayene koridorlarına açılmaktadır. Bunun için hastaların girişten itibaren hangi alanları kullandıkları ve sağlık çalışanlarının projeden beklentileri önem kazanmıştır. Tüm bu etkenler göz önünde bulundurularak hasta ve çalışanların etkileşimlerinin güçlü olduğu bazı noktalar belirlenmiştir. Bu noktaların ortak duygu alanı oluşturacak şekilde hem hasta hem de çalışanlar için değerli mesajlar iletecek ve dikkat-duygu durumlarını belirli ölçüde dengede tutacak alanlar olmasına karar verilmiştir. Hastaların ve sağlık çalışanlarının bakış açılarının değiştiği bazı noktalarda hem hastaların hem de çalışanların beklenti düzeyleri yapılan örnek çalışmalar katalogu ile birlikte yeniden değerlendirilmiştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda, giriş katındaki ilk girişteki küçük salona neredeyse bütün duvarı kaplayacak ölçülerde bir ana tema resmi planlanmıştır. Bu resmin aşağı bölümünde ve 1/5 inde yer alan, Kayseri’nin belirgin kültürel mimari özelliğini taşıyan özelliklerle zenginleştirilen bir manzara yukarıda kalan bölümüne dek bir gökyüzü ve orada güneşe doğru özgürce uçan kuşlar yer almıştır. Kuşlar perspektif yardımıyla soyutlanırken bazı kaligrafik öğeleri çağrıştırması sağlanmıştır (resim 1).
Sağlık çalışanlarının maruz kaldıkları diğer bir yıpratıcı etki ölümle yüzleşen hasta ve yakınlarının duygularının kolektif bilinç yoluyla oluşturduğu etkilerdir. Bu durum sağlık çalışanlarında içsel bir hesaplaşmaya yol açabilmektedir. Bu nedenle sebebini anlayamadığımız olaylara bakış açımızın analitik düzeyden sentetik bir düzeye ya da anlatıma dönüştürülerek sağaltılması gerekmektedir. Bu nedenle hemşire bölmesinin karşısındaki duvarlara hem içinde bulunduğumuz kültürün manevi değerlerine vurgu yapan ve pozitif düşünceleri harekete geçirecek temalar arayışına girilmiştir. Sufizmin sembolik dili ve ortak kültürel mirasımızda Hz. Mevlana’nın yarattığı etkiden faydalanma yoluna gidilmiştir. İkilikten birliğe temasını onun imgesinde canlanan aşk metaforu ile yoğurup, “Elife Saygı” serisinde birleştirilmiştir. Projede Elif bireyin her durumda mücadelesine ve ayakta kalışına, dünyadaki kaçınılmaz bir ortak paydaya işaret etmektedir.
Giriş bölümünden sonraki koridorda da görsel kültürün yerel değerlerle birleştirildiği bir tarz benimsenmiştir. Bunun için ebru sanatı farklı teknikle modernize edilerek yine kaligrafik sembollerle zenginleştirildiği soyutlamalar yapılmıştır (Resim 2).
Binanın kalan diğer üç katı için aynı yolla üç içerik belirlenmiştir, çiçekler, balıklar ve ağaçlar. Bu üç içerikte yer alan görsellerde bakış açısı (perspektif) ile algının ve duyumların çeşitlenmesi bu yolla yaratıcılığın harekete geçirilmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
Hastane çalışanlarıyla yapılan görüşmelerde resimlerde ne gördükleri ve algıları, duyguları ve bunların yarattığı düşünceler konuşulmuştur. Kemik iliği naklinden hemen sonra kalınan odaların yer aldığı koridor için tasarlanan resimlerde soyutlanmış köpek balıkları metafor olarak kullanılmış ve resim yüzeyinden ayrılarak plexiglas içerisine hapsedilmiştir. Bu görselin hastaya yakınları ve çalışanlarla yapılan görüşmeler sonucunda subliminal mesaj olarak algılanabildiği görülmüştür (Resim 3).
Hastane çalışanlarıyla yapılan görüşmelerde resimlerde ne gördükleri ve algıları, duyguları ve bunların yarattığı düşünceler konuşulmuştur. Kemik iliği naklinden hemen sonra kalınan odaların yer aldığı koridor için tasarlanan resimlerde soyutlanmış köpek balıkları metafor olarak kullanılmış ve resim yüzeyinden ayrılarak plexiglas içerisine hapsedilmiştir. Bu görselin hastaya yakınları ve çalışanlarla yapılan görüşmeler sonucunda subliminal mesaj olarak algılanabildiği görülmüştür (Resim 3).
Sonuç olarak, 2010 yılında tamamladığım proje ile ilgili olumlu dönütleri her yıl almaktayım. Ayrıca hem çalışanların hem de hastaların beklentilerini takip etmekteyim. Bu proje bana ileriki projeler için rehberlik etmektedir.